Gazeteci Özlem Gürses'in, Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı aday adayı Mansur Yavaş karşısında, el pençe divan durduğu şu fotoğrafı bir kez daha paylaşalım...
Şahsen ve doğrudan Özlem Gürses'i hedef alarak bir yorum yapmak istemiyorum. Bir politik görüşü vardır. Buna en yakın bulduğu kişi karşısında da böyle iki büklüm yerlere kadar eğilmeyi tercih etmiş olabilir... Bu bir tercihtir. Aslında Özlem Gürses, Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında bir adayın basın danışmanlığını üstlenip onun seçimde başarılı olması için çalıştığı gün, tarafsız gazetecilik kimliğini bir kenara bırakmıştı. Hatırlayın sokaklarda seçim otobüsünün tepesinde; "Ekmek için Ekmeleddin" diye slogan attığı günleri. Dolayısıyla konu aslında Özlem Gürses değil... Konu başka.
**
Bakın onlarca örnek sayarım. Kongrede masaların üstüne çıkıp elleri patlarcasına alkış tutan yazı işleri müdürlerinden, görevinden ayrılır ayrılmaz CHP'den milletvekili olan ve "ömrüm boyunca CHP'ye hizmet ettim" diyen genel yayın yönetmenlerine kadar. Hepiniz politize olmuşsunuz kardeşim. En 'TARAFSIZ' gözükenleriniz, kendi yayın organlarınızla partinize ittifak önerileri, aday teklifleri yapıyor. 'Şunu gösterirsek kazanırız, bunla ittifak edersek kaybederiz' falan diyorlar gazetelerinizde. "Memleketin üzerine bir güneş gibi doğdunuz" diye söyleşiye başlayan gazetecileriniz falan var... Şu fotoğrafa bir baksanıza arkadaş. Bir bakın hele ya... Hangi siyasetçi karşısında hangi gazeteciyi bu halde görebilirsiniz? Bu olacak şey mi? Bu arkadaş hangi kurumda çalışıyor olursa olsun, kurum yöneticisinin açık açık bu tabloyu kabullenmediğini söylemesi lazım. Böyle gazeteci falan olmaz. Haa bir sıcak haberci değil de bir partiye ya da siyasetçiye yakın bir yorumcu gibi konumlandırırsınız, anlaşılır. Yani artık bilinir ki 'Özlem Gürses, Mansur Yavaş siyaseti içinde bir pozisyondadır'. Öyle olur. Misal Fehmi Koru'ya epeydir kendi fikirleri için mikrofon tutan yok. Abdullah Gül'ün ne düşündüğünü öğrenmek için bakıyorlar onun yazılarına. Bunu kendisi de okurları da böyle kabul etmiş. Bunu ilan ettiğiniz gün, sorun kalmaz ortada...
**
Şimdi gelelim samimiyet testine. Sahiden siyasetçiler karşısında böyle iki büklüm yerlere kadar reveranslar yapmadığını bildiğimiz hükümeti de sert eleştiren yazarlar var. Onlar bazı gazeteciler için 'YANDAŞ' diyor... Hatta bu ifadeyi de, küçümsemek, aşağılamak için kullanıyorlar. Şimdi o arkadaşlardan namuslu bir çıkış bekliyorum. Halk TV'de, KRT'de, Tele 1'de, Sözcü Gazetesi'nde, ODA TV'de ve bilumum 'yandaş' ifadesinin 'küfürle eşdeğer' kullanıldığı yayın organlarında...Delikanlı gibi çıkıp deyin ki; "... Özlem Gürses'in verdiği bu fotoğraf bizim eleştiri hakkımızı elimizden alıyor. Hükümete yakın kalemler için kullandığımız 'yandaş' ifadesini ne yazık ki artık kendi arkadaşımız için de kullanacağız..." Hadi arkadaşlar. Bu fotoğrafa vereceğiniz tepki, turnusol kâğıdıdır. Eğer bugün bu tavrı göstermezseniz, yarın sözünüzün hiçbir kıymeti kalmayacak...