Son zamanlarda “Tayyip Erdoğan şöyle, Davutoğlu böyle, Erdoğan şöyle, Gül böyle, Erdoğan şöyle, Arınç böyle” türünden yorumlar artıyor.
Benzeri bir yorum, mesela Hayrettin Karaman hoca ile benim yaklaşımlarım üzerine yapıldı dün Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet’teki sütununda.
Bunlar dışarıdan, muhalif cenahlardan, farklılıkları derinleştirme amacı taşıyan, farklılıklardan taraftarlıklar oluşturulmaya çalışan ve sonuçta yarılma ümit eden bir nitelik taşıyor. Birisinden yana gözükerek birisini kendi çerçevesine indirgemeyi, diğerine karşı çıkarak, kıyasladığı insanlar arasında kırgınlık oluşturmayı hedefleyen hamleler.
Ertuğrul Özkök’ün sütununda “Nehir kenarı bilgesi - Yakup Murat” imzası ile yayınladığı Hayrettin Hoca ile benim duruşumu kıyaslayan “Ahmet Taşgetiren ile Hayrettin Karaman arasındaki iki fark” başlıklı yazısını birlikte okuyalım mesela:
“Ahmet Taşgetiren “millet” olma özelliğinden vazgeçmemişe benzeyen, inancını aklıyla destekleyen bir “Müslüman”...
Hayrettin Karaman ise “ümmetçilikten vazgeçmeyecek” olan bir “İslamcı”...
Taşgetiren üzerinde yaşadığı ve “Milletim” diyebileceği insanların çıkarlarını aklı ve inancıyla birleştirerek korumaya çalışıyor...
Karaman ise Türkiye islamcılığının en zayıf yanı “ümmetçilik” üzerinden Batı ve liberal demokrat kapitalizm düşmanlığı yapıyor.
Ak Parti iktidarları en başlarda Taşgetiren’in temsil ettiği muhafazakar demokratlarla liberal demokratlar koalisyonuydu...
2009 yılından itibaren İslamcılarla cemaatçiler koalisyonu oldu...
Ak Parti yeniden muhafazakar demokratlarla liberal demokratlar koalisyonu olma yolunda ilerlerse eğer...
Her şey daha güzel olacak...”
Özkök beni “millet”in yanına yerleştirip “ümmet”i ıskalayan, Hayrettin Hoca’yı ise “Ümmetçilik” adına “millet”i ıskalayan, beni “Müslüman”, Hayrettin Hoca’yı “İslamcı”, beni ‘Milletim’ diyebileceği insanların çıkarlarını aklı ve inancıyla birleştirerek korumaya çalışan, Hayrettin Hoca’yı “ümmetçilik” üzerinden Batı ve liberal demokrat kapitalizm düşmanlığı yapan, böylece sanki milletin çıkarlarını gözardı eden... yani millet - ümmet farklılaşması üzerinden, Türkiye çıkarlarını gözetme-gözetmeme farklılaşmasına savrulan kimseler olarak gösteriyor.
Buradan hareketle de Ak Parti iktidarlarının tırnak içinde “Taşgetiren - Karaman faklılaşması”nda Karaman cenahına kaydığını iddia eden bir Ertuğrul Özkök yorumu söz konusu.
Şunları belirtmek isterim:
- Özkök kendisini bir yere yerleştirebilmek için kavramların tanımlamaların içini kendine göre yeniden doldurmayı tercih ediyor, kişileri de ona göre konumlandırıyor. Bunlar sağlıklı değil.
- Millet ile ümmet mutlaka birbiriyle karşı karşıya konuşlandırılacak yapılar değil. Ne benim millet muhabbetim ümmeti ıskalamamı gerektiriyor ne de Hayrettin Hoca’nın ümmet hassasiyeti millet muhabbetine engel. Şunu da ifade edeyim ki ben “Ümmet şuuru”nun İslam kişiliğinin temel özelliklerinden birisi olduğunu birçok konferansında dile getirmiş bir insanım.
- İslamcı ve Müslüman... Bizi bu noktadan ayrıştırması da sağlıklı değil Özkök’ün. İslamcıya negatif bir anlam yüklemesi de. “İslamcı” tanımlaması dışarıdan, ama “İslam’ın yaşanacağı bir dünya oluşturma ideali” olarak herhangi bir Müslümanın reddetmesini de gerektirmeyen bir tanımlama. Biz orada da ayrışmayız Hayrettin Hoca ile.
- Ak Parti’nin geniş bir yelpazeyi kuşatması meselesine gelince bu her parti için olduğu gibi iktidar partisi için de önemli bir hadisedir.
- Son olarak şunu söylemeliyim: Hayrettin Hoca’ya her zaman kalbi muhabbet duydum. Yaşadığımız zamanlarda onun bir mü’min olarak sergilediği diriliği hep selamladım. Allah ona sağlıklı hizmet ömürleri lütfetsin.
- Bir söz daha: En başta zikrettiğim isimler birbirinin varlığını asla feda etmeyecek isimlerdir. Farklılıklar ve varsa uyarılar, sadece şu an sorumluluk sahibi olanların, onlarla birlikte ülkenin, ülke ile birlikte ülkenin içinde yaşadığı coğrafyanın ayağına taş değmesin diyedir.
Bence Özkök görünenleri okuyor ama kalpleri okuyamıyor.