İnsanlara iyi örnek olmanın, onlara ders vermeye kalkışmaktan daha etkileyici olduğuna inanırım. Bu düşüncemi doğrulayan yeni bir olay yaşadım Antalya’da TSYD Toros Zirvesi’nde.
Cem Çınar’ın yönettiği, “Engelsiz Spor” başlıklı bir panel vardı 45 dakikalık... Konusu, Türkiye’de engelli sporu yapmak ve zorlukları ile engelli sporunun Türkiye’deki geleceği, idi...
Panelistler milli yüzücü Beytullah Eroğlu, Görme engelli milli futbolcu Ercan Bayraktar ve milli tenisçi Büşra Ün idi. Beytullah’ın iki kolu yok, bir bacağı sorunlu. 21 yaşındaki Büşra da tekerlekli iskemle ile yaşamını sürdürüyor. Görmeyen Ercan milli takımın gollerini atanlardan... Beytullah, müthiş bir inanışla -ki inancının içini dolduran nasıl çalışmalar yaptığını videodan izledik-, “Olimpiyat şampiyonu olacağım” diyor! Büşra şu sıra dünya sıralamasında 34. olan bir tenisçi... Eğer 30. sıraya yükselirse olimpiyatlara katılma hakkını kazanacak. Daha birkaç ay var. Onun peşinde.
İki kolu olmayan Beytullah ellerinin yerine ayaklarını koymuş. Sabahın 5 buçuğunda kalkıp toplu taşıma araçlarıyla yollara düşüyor, idmanını yapıyor oradan okuluna gidiyor, çıkıp gene çalışıyor ve akşam 21 civarında evine dönüyor. Bu yorgunluk onun derdi değil... Hedefi için kullandığı yol. Büşra, evlerine bağlı kalan ya da bırakılan engelli olmayı çoktan aşmış. 6 yıl önce tenise başlamış sandalyesinde. Şimdi dünya sıralamasında otuzunculuğa tırmanmanın çalışmasında. Evinden tek başına çıkıp çalışmaya gidip dönüyor! Onu bırakın, yurt dışına gidip dönmüş tek başına. Duyduklarından esinlenerek maç anlatmayı eğlence haline getiren Ercan, salonda bulunan Halit Kıvanç ile birlikte, öyle bir maç anlattı ki, onlar “goooll!” derken sanki milli takımımız o golle dünya şampiyonu olmuş gibi hissettim.
Sadede geleyim dostlar.
Engelli sporcularımız konuşurlarken salondaki izleyenlerin bakışlarından ve seslerinden çıkarım yapan sunucu Cem Çınar, ustaca kulağımızı da çekti, “Sakın haa..” dedi. “Sakın bu kardeşlere acımayın. Onları o zaman kırarsınız. Onlar sizden acınmayı değil, anlayış ve destek bekliyor!” Üçü de müthiş bir özgüven yüklüydüler. Onlar bana, “Her türlü koşul altında yapılabilecekler vardır ve sahip olduğun olanaklarla onları yapmanın çabasını harcamalısın...”dediler! Onlardan bu dersi çıkarıp, aldım.
Her yaşta, her koşulda. Hep çalışmalıyız. Yapamayacaklarımızın, yapabileceklerimizi engellemesine izin vermemeliyiz.
Sağ ol Ercan, sağ ol Beytullah, sağ ol Büşra...