Sivil toplum kuruluşlarının, toplumun isteklerini gerçekleştirebilmede çok önemli işlevleri vardır. Bu sayede şahıslar, bir araya gelerek düşünce ve arzularını hem devletin üst kademelerine daha rahat ulaştırır hem de arzu ve isteklerini daha güçlü bir şekilde dile getirirler.
Sapkın bir yaşam biçimini hayata geçirmeye çalışan LGBT toplulukları, STK'ların bu avantajlarını çok iyi kullanıyor. Yaşam biçimlerini daha geniş kitlelere (b)ulaştırma adına STK'ların gücünü sonuna kadar kullanan LGBT toplulukları bu alanda başarılı da (!) oluyorlar.
Özellikle CHP'nin ve CHP'li belediyelerin de desteğini alan LGBT grupları, genç kitlelerin toplandığı konser alanlarında pervasızca gövde gösterisi yapıyorlar.
CHP'li İBB tarafından Yenikapı meydanında düzenlenen konserlerde LGBT bayrağı açmamak suç haline geldi! Sapkın LGBT topluluklarının simgeleri kutsallaştırılıyor, sanatçılar ve konsere katılanlar tarafından LGBT bayrağı açmak kutsal bir görev haline dönüştürülüyor.
Her kesimden farklı görüşlere sahip yüzlerce STK mevcut. Ama nedense LGBT sapkınlığına destek veren STK'lara karşın farklı kesimlerin STK'ları inadına sessiz!
Ülkemizde şu ana kadar adamakıllı LGBT karşıtı bir STK eylemi göremedik! Beyazıt Meydanı'nda defalarca gücüne şahit olduğumuz muhafazakâr STK'lar, LGBT konusunda derin bir sessizliğe bürünmüş durumdalar.
Acaba seslerini çıkarmaları için Filistin'in İsrail tarafından işgal edildiği gibi ülkemizin LGBT tarafından işgal edilmesi mi gerekiyor?
Önde olan bir STK kuruluşunun başkanlığını yapmış bir arkadaşımdan dinlemiştim: "Bizim mahallede bilinen ve her platformda desteklenen, yirmiye yakın STK'nın ülke toplumuna karşı etkileşim gücü %1,5. Ancak tek başına ADD'nin etkileşim gücüyse %3,5." demişti.
Bu bilgiden referansla diyebiliriz ki LGBT, toplum üzerindeki ADD'nin etkileşim gücünden bile fazla sonuç alıyor.
Yeri geldiğinde küçümsediğimiz Sırbistan bile bu konuda bizden daha duyarlı çıktı. Sırbistanlı anneler çocuklarını da alarak meydanlara inip sapkın LGBT örgütlerine karşı seslerini yükselttiler ve onları istemediklerini güçlü bir şekilde dile getirdiler.
Sırbistan'daki aile ve STK'ların yaptığını biz niye yapmayalım?
Bizim de bir ailemiz ve çocuklarımız yok mu?
Yoksa bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye mi düşünüyoruz?
Bu yılan öyle bir yılan ki korkarım bu gidişle ısırmadık aile bırakmayacak!
Aile yapımıza, çoluğumuza çocuğumuza zarar geleceği endişesiyle, bundan on yıl önce muhafazakâr olsun olmasın toplumun her kesiminin sert tepki göstereceği meseleye, bana zararı yok düşüncesiyle normalmiş gibi bakılıyor.
Sessiz kaldığımız bütün bu sapıklığı özgürlük kılıfına sığınarak yapıyorlar.
Bir diğer sözümüz de büyüklerimize:
Devlet ricalimiz de bu konuda sessizler. Oysa muhalefet lideri canlı yayında LGBT'nin aile yapısını bozmayacağına dair beyanatıyla, İBB Başkanı "onları korumak benim görevim" sözleriyle LGBT'yi destekleyerek, sessiz kalmıyorlar!
Siyasetiyle toplum geleneklerinden ve inanç değerlerinden bihaber olan, muhalefet olmaktan öteye geçemeyecek olan ancak buna rağmen LGBT'ye desteğini ihmal etmeyen CHP, bu sapkınlık için bütün inisiyatifi eline geçirmiş durumda!
CHP'nin yanında adına "Altılı Masa" denen garabet yapıda bulunanların da sesi çıkmıyor nedense. Bu zatlara sorsanız Müslüman olduklarını ve dini bütün yaşadıklarını söyleyeceklerdir. Ancak celladına âşık olmuş maşuklar gibi aileyi ifsat edenleri destekleyen CHP'nin izindeler!
Eğer korkunuz Altılı Masa'nın devrilmesi ise varsın devrilsin. Aile yapısının bozulmasından daha mı önemli sizin masanız! Bu gidişle oturacak masa değil tabure bile bulamayacaksınız!
Başta Rusya olmak üzere bazı devletler tarafından bu konuda, yasaklanmak da dahil olmak üzere birçok tedbir alınırken devletimizin de sessizliği pek hayra alamet değil.
İsteriz ki devlet, gücünü kullanarak meydanı sapkınlara bırakmasın.
Kültür ve sanatın beşeriyet üzerinde yadsınamaz dinamikleri vardır. Nicelik ve nitelik verileri bir bütün olarak insanımızın sanata karşı yetersizliğini ispat eder durumda. CHP sanata dair enstrümanları kullanarak bu sapkınlığı destekliyor. Bu gerçeklik; sosyoloji, pazarlama, siyaset bilimi, kültür yönetimi gibi çok disiplinli çalışmaların olması gerektiği bir alan.
Devlet ve STK'lar bu alanı boş bırakırlarsa, bütün bir coğrafya için sonuçları ağır olur!
Bütün bir devlet olarak koca bir toplumu heder etmenin hesabını ne bu dünyada ne öte dünyada veremeyiz, haberimiz ola!