İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yönetmelik değişikliğiyle başlayan tartışma tiyatrolarda ve devletin bazı kültür sanatla ilgili diğer kurumlarında yeni bir değişiminde yolunu açtı.
Aslında dünyada devlet tiyatrosu diye kavram yok. Daha çok bize özgü bir durumdur. Çünkü bizde ki örnek dünyada ki örnekleri ile eşdeğer değil.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önceki gün ‘Gelişmiş ülkelerde devlet eliyle tiyatro olmaz’ tartışmaların da, bende ‘devlet eliyle tiyatro’ olmaz diyenlerdenim. Ama yazar Murat Bardakçı gibi daha ileri giderek devlet tiyatroya mali destek sağlayamaz görüşüne de katılmıyorum. Ama Haluk Bilginer gibi çok sayıda sanatçının da savunduğu tiyatronun devletin mali desteği ile özel sektör tarafından yapılmasının bugün özgür tiyatronun temel felsefesine uygun olacağı kanaatindeyim.
Çünkü kültür ve sanatın özünde, ruhunda bağımsızlık vardır. Devlete bağlı kalarak bu özgür ruhu sürdürmek zordur. Bu nedenle de sanatçıların özgür tiyatro için devlet memuru olma isteğini anlamakta güçlük çekiyorum. Özgür tiyatro isteriz şovları ile sokaklara çıkıp gösteri yapılıyor. Tamam gösteri yapılsın da devlet memuru olarak özgür tiyatro olur mu?
Sadece tiyatro değil, devlet operası ve balesi gibi yapılarda özelleştirilerek daha nitelikli yapıların oluşumuna imkan sağlanabilir.
Devlet, tiyatro sanatının yaygınlaşıp sevilmesini sağlamak, yerli oyun yazarlarını teşvik etmek, oynanan oyunların kalitesini yükseltmek ve bu yolla Türk tiyatrosunun gelişmesini ve tanıtılmasını sağlamak için bir rol üstlenmelidir. Devlet bu rolden kendisini soyutlamamalıdır.
Devlet tiyatrolarına hazineden yıllık 120 milyon aktarılıyor. Bilet geliri bu paranın sadece yüzde 4’ün karşılıyor. Bu para özel sektöre aktarılsaydı Türk tiyatrosunun bugün çok daha iyi yerlere gelebilirdi. Fransa ve Almanya’da özel sektör tiyatroları destekleniyor.
Her değişim isyanla karşılanmıştır
Devlet tiyatrosu varken, özel tiyatrolar rekabet edemez. Devlet eliyle kültür sanat yapılmasına karşıyım. Devlet sadece destek vermeli ama devletin tiyatrosu olmamalıdır. Devletin memuru anlayışı ile maaşlı tiyatrocunun özgür olacağına da inanmıyorum.
Her değişim başlangıçta tepki ve isyanla karşılaşmıştır. Ancak artık memur sanatçı geleneğini değiştirmenin vakti gelmiştir.
Kişisel düşüncem devletin yaptığı belki de en isabetli özelleştirme çalışmasıdır. Hatta geç bile kalındığı düşüncesindeyim. Ancak milli kültürün sürekliliği veya bekası, sadece serbest piyasa koşullarının ruhuna teslim edilmemelidir. Bu nedenle devlet kriterleri belirleyip, sadece denetleyici rolünde kalarak mali destek sunmalıdır.
Özgür tiyatro için özel tiyatro
Rekabet ve kalitenin gelişmesi ve tiyatronun özgürleşmesi için özelleştirme şart. Mevcut devlet ve şehir tiyatrolarında halkın gerçeğini ve değerlerini yansıtan anlayıştan uzak, kendi kültürünü aşağılayan oyunlara yer veriliyor. Bugünkü anlayış ve yapıyla tiyatrolar, toplumsal gelişime, kültür ve sanatımıza yeterli katkıyı sağlamaktan uzak görünüyorlar. Bu yapılar kendi kültürüne düşman bir ideolojik aygıta dönüşmeden, gerçek sanata yönelmelidir. Bugün devletin temeli milli kültürse, genelde milli kültüre düşmanlık yapılıyor.
Devletten beslenen ama adına özgür tiyatro dedikleri bu anlayış, ne yazık ki sanat adına hiç bir şey ortaya koymadan, sanatsal gelişime ayak uydurmadan gelsin devletin maaşı yan gelip yatayım havasındalar. Her türlü estetik ve sanat anlayışından uzak tamamen siyasal tiyatral gösteriye dönüşen içinde küfürlerin hakaretlerin uçuştuğu, çatışmacı ideolojik dili sanat gibi gösteren, devlet maaşlı ama devletin tüm yönetim kademelerini tahkir eden, hor gören eleştiri sınırlarının ötesinde ideolojik saplantılarını sergileyen sanattan nasibini almamış bir sanat camiası türedi.