Özgür Özel rasyonel ve makul bir siyaseti tutturamazsa CHP'nin iktidar yüzü göremeyeceğini anladı, diye düşünmüştük 31 Mart sonrasında. Emanet oyların akıbeti biraz da buna bağlı çünkü.
CHP'nin başında 13 yıl kalan Kemal Kılıçdaroğlu devlet düşmanlığını iktidara muhalefet sandığı, iletişime kapalı, hırslı ve intikamcı olduğu için kolayca fark yaratabildi Özgür Özel.
Üstelik fazla bir şey yapması da gerekmedi. Asgari nezakete uymak, Cumhurbaşkanlığı makamına saygı göstermek yeterli oldu bunun için.
Ama anlaşılan o kadarmış!
Bir ay boyunca aklı selim davranmış olması vesayete kapalı olduğu anlamına da gelmiyormuş.
Zira dün -devletin başıyla görüşmesinden bir gün önce yani- devlet yönetme yetkinliğine ve ciddiyetine sahip olduğuna ilişkin Özgür Özel'in oluşturmaya çalıştığı imaj bir anda yıkılıverdi.
DEVLET DÜŞMANLARIYLA DEVLET YÖNETİLİR Mİ?
İşçilerin ve emekçilerin itibar etmediği, mevcut sendikalar içinde en az üyeye sahip birkaç marjinal derneğin, sendikanın peşine takılarak iktidara yüründüğü nerede görülmüş?
Aklı başında sorumlu bir siyasetçi nasıl olur da devlet düşmanı isimlerin, örgütlerin peşine takılıp "1 Mayıs'ta Taksim'e" çağrısına uyar?
İçişleri Bakanı'nın bizzat kendisine verdiği bilgilere rağmen üstelik?
45 yıldır 45 bin insanımızı katleden, Türkiye'yi bölmek için emperyalistlerin paralı katilliğini yapan, işçi emekçi düşmanı PKK devreye girdiğinde nasıl olur da uyanmaz?
Uyanmadı, onlara uydu Özgür Özel!
Üstelik ne olacağını öngörmeden, sicillerine bakmadan bir de kefil oldu Taksim ısrarcılarına.
Kaldırım taşı söküp polis kafası yaran, flama sopasıyla çevik kuvvete saldıran güruhun "siyasi lideri" pozisyonuna fit oldu CHP Genel Başkanı. Bir nevi "eylem sözcüsü" statüsü yani!
EYLEM SÖZCÜSÜ OLDU!
Özgür Özel Erdoğan'dan randevu talep ettiğinde yerel seçimden birinci çıkmayı başarmış, Türkiye'nin ikinci büyük partisinin genel başkanı konumundaydı.
Dün epey irtifa kaybetti.
Bugün Cumhurbaşkanı'nın karşısına Taksim'de polise saldıran güruhun lideri olarak çıkacak.
Sıkılı yumrukla nasıl tokalaşacak? Slogan atmadan hangi konuyu müzakere edecek? TSK'ya iftira atan devlet düşmanlarından bulaşan kimyasallarla hangi meseleye organik çözüm önerecek acaba?
Muamma!
AZGIN AZINLIK
DİSK, KESK, TTB ve TMMOB ilk kez birlikte hareket etmiyorlar aslında. Daha önce de en netameli süreçlerde Türkiye karşıtı, millet karşıtı tutumlarıyla tanıdık onları.
Gezi sürecinde, FETÖ'nün 17-25 Aralık yargısal darbe girişimlerinde, PKK'nın hendek terörü kalkışmalarında, sonrasında Türkiye sınır ötesine yaptığı askeri harekatlarda... Birlikte eylem yapıp ortak bildiriler yayınladılar. Barış Pınarına "askeri macera" dediler. Türk Tabipler Birliği (TTB) başkanı iken Şebnem Korur Fincancı hiçbir dayanağı olmadan Türk Silahlı Kuvvetlerine "kimyasal silah kullanıyor" iftirası attı mesela...
Üstelik temsil güçleri de oldukça zayıf. DİSK'in 230 bin, KESK'in 160 bin üyesi var.
Oysa 1 Mayıs'ı Bursa'da kutlayan Hak-İş'in 1 milyon 300 bin, Kocaeli'nde kutlayan Hak-İş'in 800 bin, Samsun'da kutlayan Memur-Sen'in 1 milyondan 100 bin, İzmir'de kutlayan Kamu-Sen'in 550 binden fazla üyesi var. Hiçbirinin Taksim ısrarı da yok.
Taksim'e çıkmak için polise taş atmayı işçi mücadelesiymiş gibi sunmaya çalışanların Erdoğan 2009'da 1 Mayıs'ı resmi tatil ilan edene ve 2010'da Taksim'i kitlesel kutlamalara açana kadar hiç Taksim talebi de olmadı.
EMEKÇİNİN SESİ GELDİ DÖRT BİR YANDAN
Üyeleriyle ilgili değil sendika yönetimiyle aslında sorun. İşçi sorunlarından uzak gündemleri ve şiddete eğilimleri ve kötü sicilleri nedeniyle kısıtlı destek görüyorlar zaten toplumdan ve işçi çevrelerinden.
Büyük miting ve toplantı alanlarını dolduramadıkları için de küçük bir meydan olan Taksim'e yığılmayı, polisle çatışıp saplantılı söylemlerine gerekçeler üretmeyi gaye ediniyorlar.
Halbuki diğer büyük sendikalar topluma ve muhataplarına mesajlarını net biçimde anlattılar. Toplu sözleşme yasasının yenilenmesini, iş güvenliği denetimlerinin daha sıkı yapılmasını, emeklilik haklarının güçlendirilmesini istediler. Yeni sivil anayasa istediler. Gazze'de İsrail katliamının durdurulmasını istediler. Herkes duydu, bildi, destekledi.
Taksim'de kaos kargaşa ve gürültü çıkaranlar ise kınandıklarıyla kaldı.