Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. 7 Haziran seçimlerinin ne söylediği ya da söylemediğini de herkes biliyordu. Sadece seçmene “Biz hükümet kurmak istiyoruz” mesajı vermek için görüşmeler yapıldı ama geldiğimiz sonuç ortada. Seçim gecesi MHP lideri bir koalisyon içinde olmayacaklarını açıkça ilan etmişti.
Hatta işi daha da ileri götürüp Bahçeli, “AK Parti ile CHP ya da HDP hükümet kursun” dedi. Tavrını hiç bozmadı MHP. Sonra CHP ve HDP yüzde 60 bloktan bahsedip hükümet kurabiliriz dedi. Böyle bir ihtimal hiç yoktu. Çünkü MHP ile HDP’nin yan yana gelmesi mümkün değildi. Nitekim öyle de oldu. Temmuz ayında başlayan PKK terör örgütünün eylemleriyle HDP, Kandil’le beraber hareket ettiğini cümle aleme göstermiş oldu. Bu saatten sonra hiçbir parti -belki CHP -HDP ile koalisyon kurmaz. MHP ile HDP de yan yana gelmeyeceğine göre erken seçim kaçınılmaz hale geldi.
Büyük bir ihtimalle Kasım ayında yeni bir seçime gidiyoruz. Bu seçimde ortaya çıkacak tabloyla her şey sil baştan hesaplanacak. Ancak o seçim sonrası da eli en güçlü parti AK Parti. Nasıl mı? Ünlü matematikçi John Nash Jr’ın meşhur bir oyun teorisi var. Teori çok basit bir ilkeye dayanıyor: “Eğer bir oyunda rakipsek, benim kaybım senin kazancındır.” Birçok seçeneğin olduğu durumlarda, birçok sonuç da vardır ve John Nash, istenilen sonuç için doğru seçeneği bulmanın stratejilerini oyunlarla inşa etmiştir.
Oyun teorisini anlatan en iyi örneklerden biri “Prisonner’s Dilemma” (Mahkumun İkilemi) olarak bilinen örnektir. Vatan gazetesinden Uğur Koçbaş 28 Temmuz 2012’de bunu izah etmişti: “Polis, bir hırsızlık vakasından dolayı iki kişiyi gözaltına alıyor. Her ikisinin de soyguna karıştığı biliniyor ancak yeterli delil yok. Bu nedenle şüpheliler ayrı hücrelere konularak her birine ayrı ayrı şu seçenekler sunuluyor:
- Eğer soygunu arkadaşınla birlikte yaptığını itiraf edersen ve arkadaşın sessiz kalmayı seçerse sen hiç ceza almayacaksın, arkadaşın ise 4 yıl hapse girecek.
- Eğer sessiz kalırsan, arkadaşın da sessiz kalırsa ikiniz de delil yetersizliğinden sadece 1 yıl hapis yatacaksınız.
- Eğer ikiniz de itiraf ederseniz o zaman 2’şer yıl hapse gireceksiniz.
Nash öncesi teori, herkesin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini söylüyordu. Bu durumda en az cezayı almak isteyen mahkumlar, kendilerine yapılan bu teklifte sessiz kalmayı seçip 1 yıl hapse razı olmalıydı. Ancak Nash işte bu noktada devreye girdi. ‘Ya o beni ele verirse! O zaman 4 yıl hapis yatarım’ korkusu nedeniyle bu hikayenin sonunda her zaman her iki mahkumun da suçu itiraf ederek 2 yıl hapis yattığını görüyoruz. İşte bu noktaya da Oyun Teorisi’nde ‘Nash dengesi’ (Nash equilibrium) adı veriliyor.”
Buna siyasete uyarlarsak AK Parti’nin elinin ne kadar güçlü olduğunu görürüz. Bir erken seçimde eğer 7 Haziran’daki bir sonuç çıkarsa, herkes AK Parti ile koalisyon kurmak zorunda. HDP devre dışı. AK Parti’siz de olmuyor. O zaman herkes AK Parti’yle bu koalisyonu kurmak mecburiyetinde. AK Parti bunun idrakinde olursa elinin ne kadar geniş ve güçlü olduğunu görür. Hem yüzde 41 oyun olacak hem de herkes seninle koalisyon yapmak zorunda. Tabii ki MHP ya da CHP ile ortaklık yaptığında Oyun Teorisi’ne göre karşı tarafın da kendini kazanmış sayacağı bir formül vermeli.
Ha diyelim ki, iki parti de AK Parti ile koalisyona yanaşmadı. Millet o zaman der ki, “Tamam 7 Haziranda koalisyon kurulmamasını anlarım ama ikinci bir seçimde artık hükümet kurulsun.” CHP ve MHP yanaşmazsa millet nezdinde büyük itibar kaybederler. Yani özetlersek, 7 Haziran benzeri bir sonuç çıkarsa, oyunu kuracak olan AK Parti’dir.
Bu durumu bozacak yegane ihtimal ise AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesidir. Rasyonel olursak, bunun da pek ihtimal dahilinde şimdilik olmadığı araştırma şirketlerinin raporlarında görülüyor.
Yeni bir seçim bizi mahveder, ekonomiyi olumsuz etkiler diyenlere de şunu sormak lazım. Siz ne zamandan beri Türkiye’de işlerin yolunda gitmesini, ekonominin iyi olmasını arzu ettiniz? AK Parti gitsin de, ekonomi batsın diyen çok kişi gördük biz. Her türlü darbe girişiminde bulunup sonra da seçim bizi mahveder diyenlere en fazla gülünür. Zaten son üç yılda FETÖ, PKK, DHKP-C, eski Türkiye kalıntılarının bu ülkeye verdiği zararı manen ya da madden ölçmeye kalksak terazi bulamayız. Öyle de vicdansız, öyle de ikiyüzlü bunlar.
O yüzden adına ister erken seçim ister yeniden seçim ister baksın seçim diyelim, Kasımda sandıklara gideceğiz. En yetkili mercinin millet olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir.