Deplasmanda attığın bir golün bile büyük önem taşıdığı kupa mücadelesinde, İsrail'den 3 golle dönülmüşse; Şenol Güneş hocanın futbolcularına “Aman ha! Dikkatli olun!" diye, neredeyse panik duygusuyla ve ısrarla uyarmasını, abartılı endişe olarak görmüştüm. Ne olacaktı yani, Beşiktaş dört mü yiyecekti?
Takım, bu uyarının hissedilir etkisiyle; kontrollü oyunla maça başlamıştı. Ama Aboubakar'ın golünden sonra; turu artık tamamen garantide gören futbolcuların, "Bugün bayram günüdür. Vur patlasın-Çal oynasın" hovardalığı başlayınca, Şenol Güneş'in neden endişe içinde olduğunu anladım. Turu garantide sanan futbolcuların, o gol sonrasında rakibe nasıl arka arkaya pozizyonlar kaptırdığını dehşetle gördük. Disiplin çözülünce, maç da çözülüyor.
* * *
Adamların ilk yarıda penaltı bekledikleri iki de pozisyon var, Başka hakem olsa verebilirdi. O da verse, ne olacak? Ayıkla pirincin taşını... Maç gereksiz yere gerilime girecekti.. Oyun disiplini, işte tam da bu anları önlemek içindir. Skora değil, kendine güven!
İkinci yarıda benzer şekilde başlayınca, Hapoel Beer Sheva olup biteni cezalandırmada fazla geç kalmadı. Golü yedik... Daha da yiyebilirdik... İsrailliler, kalemizin önünü Filistin'i topa tutar gibi baskı altına aldı.
Sinmesi, sönmesi ve maçtan kopması gereken onlar olması lazım gelirken; telaşa düşen biz olduk. Şenol hoca boşuna uyarıp durmamış...
Neyse ki tur atladık ama; durduk yerde takım bütünlüğünün sarsılmış olması, gelecek maçlar için tehdit oluşturuyor. Bu tür tehlikeli med-cezirler yaşamadan, oyunu aynı karakterde tamamlayacak bir olgunluğa kavuşmamız gerekiyor.