Ankara’da Genelkurmay Kavşağı’ndaki hain saldırının failleri belli. PKK gibi taşeronların burada basit aparitçikler olduğunu biliyoruz. Esas failin kim ya da kimler olduğu açık. Zaten kartlar artık gizlenmiyor. Soğuk Savaş dönemi gibi gizli, örtülü yöntemler kullanılmıyor. ABD açık açık YPG’ye silah verdiklerini ve vereceklerini söylüyor. Rusya DAEŞ’i vuruyorum ayağına YPG’nin önünü açacak hava saldırıları düzenliyor. BM Türkiye’nin saldırıları için durdurun diyor. AB üç maymunu oynuyor. İran masa başında başka sahada başka konuşuyor. Beni bu olup bitenlerin hiçbiri şaşırtmıyor.
ABD, DAEŞ’in Kobani’yi düşürme tehlikesi var deyip müdahale ediyor ama aynı hassasiyeti DAEŞ Rakka ya da İdlib’i vururken göstermiyor. Çünkü ABD artık PYD ile ortak çalışıyor. Dün Yalçın Akdoğan çok doğru bir tespitte bulundu: Terör örgütlerine silah, bize taziye gönderenlerin ikiyüzlülüğü son bulmalı. PKK’yı pışpışlayıp sonra bize çok üzüldük diyenlerin niyetleri çok farklı. Şimdi PKK bal gibi biliyor ki, dünya arkalarında. Ne diye Güneydoğu’da terör eylemlerinden vazgeçsin! ABD nasıl olsa her türlü yardımı yapıyor. PKK’nın silahları kimden aldığı açık değil mi? Neyi tartışıyoruz ki!
İki gün önce Genelkurmay kavşağındaki patlamayı PKK’nın yaptığı açık. Dün devletin en tepesindeki bazı güvenlik bürokratlarıyla konuştum. Hepsi bu saldırının arkasında ihtimallerden biri olarak Rusya’yı görüyor. PKK burada sadece taşeron. Günümüz dünyasında terör örgütlerinin istihbarat örgütlerinin kirli işlerini yaptıkları su götürmez bir gerçek. Rusya, düşürdüğümüz uçağına karşılık bu saldırıyı yapmış olabilir. Çünkü ne zamandır Rusya özellikle Suriye sınırımızda tetikte bekliyor. Bir Türk uçağını düşürsem diye her fırsatı kolluyor. O yüzden Ankara saldırısının muhtemel birincil faili Rusya’dır. Suriye’deki savaşa en çok müdahil olan Rusya’nın kendisi. Dün Newsweek dergisinde “Why Putin Wants the Syrian Ceasefire to Work (Putin niçin Suriye ateşkesinin başarılı olmasını istiyor)” başlığıyla güzel bir makale yayınlandı. Yazıyı yazan İngiltere’nin eski Moskova büyükelçisi Tony Brenton’dı. Brenton’a göre Batı Putin Rusya’da Esad adına tam bir zafer istediğini düşünerek yanlış bir düşünceye saplanmış durumda. Brenton artık asla eskisi gibi Esad’ın tam bir kontrol sağlayamayacağını iddia ediyor. Aynı yazıda Türkiye PYD’ye vurdukça Rusya ile kaçınılmaz bir çatışma ihtimalinin belirenlerinin de altı çiziliyor.
İçeride ekonomik olarak göçen Rusya milliyetçi duyguları da kamçılayarak Suriye’de savaş ortamını körükleyecek her şeyi yapıyor. Putin başka şansı olmadığının da farkında. Batının ambargosu değil aynı zamanda petrol fiyatının düşmesi de Rus ekonomisini olumsuz etkiliyor. Suriye Putin için tek kaçış noktası. Eski dünya satranç şampiyonu Gary Kasparov 2015 ekiminde Putin’in bu sıkışmışlıktan kurtulmak için her türlü manyaklığı yapacağını ve Türkiye’yi hedef seçebileceğini, böylece NATO ile karşı karşıya gelebileceğini yazmıştı. ABD için Rusya’nın böyle davranmasının bir sakıncası yok. Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve sınırlarının değişmek istenmesi onlar için olağan.
Ne var ki Batı ve Putin’in hesaba katmadığı ya da göremediği bir gerçek var. Toprak ve vatan söz konusu olduğunda Türkiye’nin neler yapabileceğini kestiremiyorlar. O yüzden oynanan oyunun farkındayız. Bütün güvenlik bürokrasisi ve devletin tepesi her ihtimali masaya yatırdılar ve gereken yapılacak. Belki içerideki bazı hainler de Türk devletinin bir şey yapamayacağını düşünüyor ama ilerleyen günlerde neler olup gittiğini hep birlikte göreceğiz.
Evet bir varoluş mücadelesi veriyoruz. Sınırlarımızı tehdit ediyorlar. Bizi dar bir alana hapsetmek istiyorlar. Ama yapanın yanına kar kalmayacağını, bizi tehdit edenlerin ya da ülkemize göz koyanların başına neler geleceğini hep birlikte göreceğiz. Oynanan oyunun farkındayız.