‘Şu değişsin.., bunu kaldıralım.., şunları gözden geçirelim..’ derdik.. Devletin hantal yapısından şikayetçiydik her daim..
‘Aman dokunmayın!.. Yoksa cumhuriyetin temel değerleri zedelenir, bilmem ne elden gider...’ diyenlere de tepki gösterirdik...
‘Değişime karşı olanlara; ‘bunlar statükocu!’ deyip kızardık..
Derken, gün geldi, iktidar ÖYM’ler ve CMK 250 ile ilgili değişiklikler ve yeni düzenlemeler olabileceği sinyalini verdi...
‘ÖYM’lerin kaldırılması söz konusu mu?’ diye sordular.. Başbakan; ‘herşey olabilir’ dedi...
O da ne?!..
Ulusalcıların ‘cumhuriyetin temel değerleri zedelenir, irtica gelir, batarız, biteriz..’ feryadına benzer feryat yükseldi...
‘Aman ÖYM’lere, CMK 250’ye dokunmayın... Demokratikleşme süreci akamete uğrar.. Bilmem ne elden gider.., Darbe olur!..’
Bu ne yahu?!.. Bu mu geldiğimiz nokta?.. Bizim demokrasi pamuk ipliğine mi bağlı hala?!..
Nasıl bir hukuk anlayışıdır bu?...
Hukuk adalete ulaşma sanatıdır... Asla statik değildir.. Aksine, dinamiktir.. Zira hukuk, değişen dünyada toplumun ihtiyaçlarına cevap vermelidir...
Tabii ki inkar edilemez;
ÖYM’ler Türkiye’nin aydınlık bir geleceği için bir umut olmuştur.. Darbecilerle hesaplaşma sürecinde görevini layıkıyla yerine getirmiştir... ÖYM’ler sayesinde bu ülkede dokunulamazlara dokunulmuştur...
Hepsi takdire şayan..
Lakin bunlara (ÖYM’ler ve CMK 250) dokunulursa ‘demokratikleşme süreci tersine işler, ölürüz, biteriz, darbe olur..’ da ne demek?..
Ulusalcıların ‘irtica geliyor’ paranoyasından ne farkı var!...
Her an darbe olabilir endişesiyle ÖYM’leri ‘Demokles’in Kılıcı’ gibi sallandırarak mütekâmil bir demokrasiye mi kavuşacağız?
Değişimi iyi görmek lazım... Kazın ayağına bir daha bakmak lazım!..
Türkiye artık kendi liginde oynamıyor...
Dünya ile entegre olmuş bir ülke..
Tüm dünyada olduğu gibi hiçbir şeyin gizli kalmadığı bir ülke..
Gazete manşetleriyle, tank yürütme marifetiyle darbe olması mümkün olmayan bir ülke..
Güçlü ekonomisiyle ayakta durabilen bir ülke..
Sermayenin durumu da farklı...
Darbe olduğunda ceremesini halk çektiği ama oligarkların sermayelerini büyüttüğü bir ülke değil...
Darbe olduğunda “herkesin” kaybedeceği bir ülkeyiz artık..
Askeri rejimlerin yıkıldığı, despotik sistemlerin çöktüğü bu konjonktürde bu ülkede tersine bir rüzgar estirmek imkansız...
Ha, herşeye rağmen gene de ‘darbe yapacak kafayı sıyırmışlar hala var, ve bunlar hiç bitmeyecek’ diyorsanız...,
ÖYM, CMK falan bizi kurtaramaz...
Demem o ki, korkunun ecele faydası yok...
O klişe söylem ile ifade edersek; ‘toplumun demokrasiyi içselleştirilmesi gerekiyor..’
Bir de şunu iyi anlamak lazım... Statükonun çanına ot tıkamış, darbecilerle, çetelerle, derin devletle kıyasıya mücadele etmiş bir iktidarın, tüm bu yaptıklarını bir çırpıda yok etmek, tüm emeklerini heba etmek istemesi hiç de makul değil...
Diğer bir deyişle; bunca tecrübeden sonra iktidarın kendi topuğuna sıkması düşünülemez...
Henüz ortada bildiğimiz bir taslak yok ama, ÖYM’ler ve CMK ile ilgili yeni düzenleme yapılabilir. ÖYM’lerin kaldırılması halinde, ‘terör ve darbe suçlarına bakmakla görevli yine özel bölgesel yapılar oluşturulmasından da söz ediliyor..
Hasılıkelam, bu millet iyi kötü demokrasinin tadına baktı...
Yani pastanın tadını aldı..
Bu saatten sonra darbecilerin kuru ekmeğine kanmaz!..
Ama hala;
‘ÖYM’lere ve CMK 250’ye dokunduğun an..., Demokrasi hâk ile yeksan!..’ diyorsanız,
Bir arpa boyu dahi ilerlememişiz demektir...
Yani boşuna yormuşuz kendimizi!...