Türkiye, AK Parti iktidarının ortaya koyduğu güçlü siyasi irade sayesinde, özellikle 2007’den bu yana demokratik hukuk devletinin tahkimi için ciddi adımlar attı, önemli mesafeler aldı.
Bu sayede, askeri ve yargısal vesayet büyük ölçüde bitirildi. Vesayet rejiminden kurtuldukça sivil ve demokratik Türkiye’nin önü açıldı, sivil dönüşümle birlikte parlamenter sistem güçlendi, parlamenter sistem güçlendikçe de millet iradesinin değeri anlaşıldı.
Ancak bütün bu adımlara rağmen, uzun yıllardır vesayet rejimi altında oluşan hukuk sisteminde, hala evrensel hukuk normlarıyla çelişen yargısal bir yapının varolduğu da bir gerçek.
Bu yüzden Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde binlerle ifade edilen ihlal cezalarına maruz kaldı.
İşte, gerek AİHM gerekse Avrupa Konseyi gibi kurumlar nezdinde yargı karnesinde kırıklar bulunan Türkiye, 3. Yargı paketiyle önemli bir reform adımı attı.
Reform paketinin stratejik hedefi; AİHM’nin Türkiye hakkında verdiği ihlal kararlarını önleyecek hukuki bir düzenleme yapmaktı. Böylece Türkiye, ihlallerin tekrarını önlemek için Avrupa Konseyi’ne sunduğu eylem planındaki vaatlerini yerine getirmiş oldu. Açıkçası, iktidar, Avrupa hukuk sistemine bağlı olduğunu kuvvetli bir irade ile ortaya koymuş oldu.
Yani Türkiye, 3. Yargı Paketiyle getirdiği yeni değişikliklerle, tutukluluk rejimi de dahil olmak üzere yasal çerçeveyi Avrupa hukuk sistemine formatlamış oldu.
Yargısal anlamda atılan yeni adımlar, muhalefet dahil bütün kesimlerin uzun süredir dillendirdiği değişikliklerdir. Hemen herkes, mevcut tutukluluk rejimine karşı şiddetli bir muhalefet sergiledi. Yine, muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri ve hukukçular, demokratik hukuk devletinde Özel Yetkili mahkemelerin yeri olmadığını söyledi.
Siyasi iktidar da, 3. yargı paketiyle tutukluluk sistemini değiştirdi, Özel Yetkili mahkemeleri kaldırdı. Ancak, değişiklikler gerçekleşmesine rağmen muhalefet memnun değil.
Neden?
Çünkü onların Ergenekon’dan bekledikleri tahliyeler gerçekleşmedi. Unutmayalım ki, hiçbir demokratik hukuk devletinde kişilere göre hukuk geliştirilmez.
3. yargı paketinden mutlu olmayanlar sadece muhalefetle sınırlı değil elbette. Bir de, Özel Yetkili mahkemelerin kaldırılmasına direnen kesimler var ki, onların argümanları daha farklı.
“Özel Yetkili mahkemeler kalkarsa bütün darbeciler, ergenekoncular dışarı çıkar” tezi üzerinden sert bir muhalefet yürüten bu çevreler, zaman zaman AK Parti iktidarını doğrudan hedef alan acımasız bir kampanya yürüttüler. Ama gördük ki, darbeciler, Ergenekoncular salıverilmedi. Aslında bu bilinmeyen bir durum değildi, ama ne hikmetse bile bile bir kampanya yürütüldü. Eğer amaç, iktidarı üzmek idiyse, bu başarıyla gerçekleştirildi.
Nitekim Başbakan Tayyip Erdoğan, il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada bunu açıkça ifade etti: “Özellikle 250. maddeyle ilgili olarak, yani Özel Yetkili Mahkemelerle alakalı olarak maalesef yapılan dezenformasyonlar, bizi ciddi manada üzmüştür. Bu tür kampanyaları yürütenler de, ne kadar yanlış yaptıklarını herhalde yasa çıktıktan sonra görmüş oldular.”
Umarız görmüşlerdir.