Demokrasi halen halkın yönetime katılmasını sağlayan en etkili sistem. Seçim sistemi, bireylerin bir toplulukla aidiyet duyarak siyasal sisteme katılımını sağlıyor. Yani oylarımızla ülkenin siyasal yönetimine etki etme gücümüz var. Özellikle son on yılda seçimlerin ve dolayısıyla oylarımızın siyaset belirleme gücü belirgin şekilde arttı. Artık ülkemizde kim oyları alırsa alsın, belirli bir zümre memleketi yönetmiyor. Aksine seçim kazananın gerçekten iktidar olma şansı var. Bu sebeple de seçim üzerinden iktidar olma mücadelesi kızıştı. Dikkat edin, yakın zamana kadar sandık eleştirisi yapanlar, bu söylemlerini, HDP’nin barajı geçme olasılığından dolayı bıraktılar.
Demokratik seçimle halkın sosyolojisi galip geldi
Türkiye’nin 90 yıllık yönetim sistemi önce tek parti sistemine sonrasında ise “vesayetçi parlamentarizm” üzerinden yürüyordu. Son bir kaç yılda vesayet odakları gerileyince, demokrasinin imkanları ile hükümet olanlar, gerçekten de iktidar olmaya başladı. Halkın sosyolojisi ve bu toprakların bin yıllık değerleri siyasal alanın belirleyicisi olmaya başladı. Erdoğan liderliği ile halkın sosyolojisi ve gelenekleri / değerleri buluşunca yeni bir iktidar biçimi açığa çıktı. Bu memleketin iktidarını mühendislik yöntemleri ile sürdürülenler, demokratik seçimin imkanlarıyla geriletilebildi.
Lider Erdoğan’ın halkın sosyolojisi ile buluşması
Erdoğan’ın liderliği ve Ak Parti Hareketi, demokrasinin imkanları sayesinde, halkın sosyolojisini dikkate alarak tekrarlayıcı şekilde seçim kazanmayı başardı. Aslında halkın sosyolojisi dinamik bir değişim içinde olsa bile, bugünkü halden çok uzak değildi. Erdoğan bu sosyolojik halin ana damarına bütünlükçü bir şekilde seslenebilmeyi başardı. Muhafazakar/dindar değerlerle uyumlu ana damarı, bütüncül bir siyasal bir hat olarak inşa etmeyi başardı. Hem inşa etti hem de bu bütünlüğün parçalanmadan devamını sağladı. Örneğin aynı seçmen kitlesine hitap edecek birden fazla partinin çıkmasına imkan tanımadı. Güçlü liderliği sayesinde bölünme engellendi.
Kazananın gerçekten de iktidar olma şansı var
7 Haziran seçimleri demokrasinin kurallarının bu ülkede artık işlemesinden dolayı varoluşsal hale geldi. Yani memlekete gerçekten de demokrasi geldi. Çünkü seçimi kazanacak olanın kim olacağı çok şeyi değiştirecek. Seçim sonuçları sadece ekonominin nasıl yönetileceğini, enflasyonu, işsizliği etkilemeyecek, aynı zaman da bu memleketin kimliğinin, bağımsızlığının, uluslararası siyasetinin de değişimine sebep olacak. Çünkü seçim kazananın gerçekte de iktidar olma hakkı ve şansı var.
Seçmen güçlü bir siyasal aktör haline geldi
Bu sahici demokratik seçim ortamında, oy vermek sahici bir siyasal etkiye sahip olmak demek. Bu seçimde oy vermek etki gücü açısından ayrıcalık. Amerikan seçimlerinde, Alman seçimlerinde de oy vermek anlamlı. Fakat bizim 7 Haziran seçimlerimiz kadar anlamlı değil. Çünkü bir Amerikalı veya Almanın oyu az şeyin değişimini etkileme gücü var. Halbuki bu seçimde küçük bir seçmen grubunun dahi oldukça büyük etki gücü var. Seçmenin bu kadar kıymetli olduğu, seçmenin güçlü bir aktör olma şansı yakaladığı az sayıda seçim olmuştur.
Halk iradesine saygı duymak
Demokratik sistemin temel kurallarından biri seçim sonuçlarına saygılı olmaktır. 7 Haziran seçimleri bu ilke açısından kritik. Ak Parti için önemli sınavlardan biri, istediği oyu alamadığı takdirde, seçmen iradesine saygılı olup olamayacağıdır. Kaybettiği seçimlerden dolayı halka bidon kafalı diyenler yer değiştirmemelidir. Muhalefetin ise bu açıdan karnesi bir ölçüde zaten zayıftı. Bu seçimde oy sayımında sahtelik yapılacağına yönelik sistemetik algı yaratma stratejisi güttüler. Bu açıkça demokrasi dışı bir davranıştı. Eğer bu tutumlarını seçim sonrası da devam ettirirlerse ölümcül şiddetin sorumlusu haline gelirler. Demokratik seçimler halen sahici iktidar mücadelesinin en adaletli ve barışçıl şekli.