Paraları başlarına bela olmuş, oy pazarı kurmuşlar!
Onuru bu kadar kırılmış bir halkın onurunu biraz daha kırmaktan utanmıyorlar!
Mardin’in bir de böyle bir dramı var.
Neredeyse 15 yıldır sürüyor.
Servetleri başlarına bela olmuş bir takım adamlar, her seçim döneminde bir pazar kuruyorlar, halkın yoksulluğundan, çaresizliğinden yararlanarak, parayla oy satın alıyorlar.
Şimdi de aynı minvalde Şakir Nuhoğlu var.
Kim yardımcı oluyor bu adama bilmiyorum, tepeden aşağıya doğru öyle bir sistem kurmuş ki, sistemin başındakilere bakıyorsunuz, neredeyse tümü diplomalı.
Şakir Nuhoğlu’nu bir siyasi kariyeri, politik bir kimliği yok, eğitimi, diploması bile yok.
Ama diplomalı cahilleri takmış peşine, oy başına şu kadar para verip, milletvekili olmak istiyor.
Mesela, Midyat’ta işbirliği yaptığı kişilere bakıyorsunuz.
Milletvekilliği bile yapmış olanlar var aralarında..
İnsanların yüzüne nasıl bakabiliyorlar, hiç utanmıyorlar mı?
Bu karanlık sistemin bir parçası olmaktan hiç mi hicap duymuyorlar?
Dün Hasan Karakaya dostumuz bu utanç verici tabloyu köşesine taşımış, bir Mardinli olarak, hicap duydum bu yazılanlardan. Şakir Nuhoğlu ve sadece çıkar ve para için yanında duranlar şunu iyi bilsinler, bu tende can oldukça, onları unutmayacağız, halka teşhir edeceğiz. Gün gelecek halkın arasına çıkmaktan bile utanacaklar.
Halkın oylarını parayla satın almak suçtur, bir insan hakkı ihlalidir, hesabı sorulur.
Sözü Hasan Karakaya’ya bırakıyorum. Şakir Nuhoğlu’nun önlenemeyen yükselişini, daha doğrusu bugün gelip, halkın oyunu parayla satın almaya kadar dayanmış bir ‘suç dünyasını’ şöyle anlatmış:
‘AK Parti’nin veya diğer partilerin milletvekili adayları, sadece “HDP’lilerin saldırıları” ile uğraşmıyor, Mardin’de olduğu gibi, bir de “bağımsız” görünümlü “proje adaylar”la boğuşuyor!..
Buyurun, o proje adaylardan birisi:
Adam, 1976 yılında, bir fabrikada “çaycı” olarak başlamış işe... Sonra, her ne olmuşsa olmuş; aynı fabrikaya “hammadde” taşımaya başlamış!..
“10 kamyon hammadde” getiriyormuş ama, faturayı “100 kamyon” olarak kestiriyormuş!..
Resmen hırsızlık!..
Böyle böyle;
“Çaycılık”tan, “fabrikanın önemli bir hissedarı” olmaya doğru hızla yükselmiş!..
Sonra, “fabrika sahibi”, ardından “şantiye sahibi”, en sonunda “otel sahibi” olmuş!..
“Paralelcilerin kol-kanat germesi”yle de, “servet”ine servet katmış, paralelcilere “anahtar teslimi kolej” hediye etmiş!..
Sizin anlayacağınız;
“Paralel’in semiz bir tosunu” olup çıkmış!.. “Devlet ihaleleri”ydi, “şantiye”lerdi, “fabrika”lardı, “otel”lerdi derken, “siyaset”e de el atmış bu hırslı adam!..
“Parasını bastırıp, aldığı oylar”la, “belediye başkanı” seçilmiş!..
“Belde belediye başkanlığı” kendisini tatmin etmemiş olmalı ki, “AK Parti’den ilçe belediye başkan adayı” olmak için müracaatta bulunmuş... “Kabul edilmeyince”, bir başka partiden aday olmuş ve “AK Parti’nin, o ilçeyi kaybetmesine” yol açmış!..
AK Parti’ye “hınç” ve “öfke”si o kadar büyükmüş ki;
“Sırf AK Parti’ye darbe vurmak” için ,7 Haziran seçimlerine de “bağımsız milletvekili adayı” olarak katılmış!..
Hedeflediği oy: 45-50 bin!..
Seçim için ayırdığı para;
Tam 50 milyon lira!..
Lütfen dikkat;
Yazıyla, “elli milyon lira!”
Çünkü, oy kullanacak her kişiye “500-1000 lira” arası para dağıtıp, “iradeleri satın alıyor”muş!..
Diyormuş ki;
“Benim derdim seçimi kazanıp, milletvekili olmak filan değil!.. Benim derdim, AK Parti’nin kaybetmesidir!”
Adam zengin!..
Adamda para, tonla!..
Dağıt, dağıtabildiğin kadar!..
Şimdi, AK Parti milletvekili adayları diyorlar ki; “Biz, Mardin’de HDP ile falan yarışmıyoruz!.. Biz, burada parası bol kirli bir güçle savaşıyoruz!”
Tamam da, sormak istiyorum;
Bu adamın nasıl “zengin” olduğunu, sahip olduğu “servet”i nasıl edindiğini “emniyet” bilmiyor mu, “savcılık” bilmiyor mu, “Maliye” bilmiyor mu?.. Biliyorlarsa, “defter”lerini niye incelemiyorlar?..
Ne yani;
“AK Parti Mardin’de seçimi kaybedince” mi gelecek akılları başlarına?..