Ne yalan söyleyeyim Fenerbahçe (FB) başkanı Aziz Yıldırım’ı çok takdir ediyorum. Verdiği mücadele bir Fenerbahçeli olarak göğsümü kabartıyor. Etraftan gördüğü destek de muhteşem. FB başkanının direniş ve azmini takdir edenler korosuna, en son, Beşiktaşlı bir meslektaş da katıldı.
Hoş şeyler bunlar...
Düşünün: Bir spor adamının hiç düşmemesi gereken bir durumda Aziz Yıldırım: Şike yapmakla itham edildi, bu yüzden yargılandı ve mahkum oldu. Cezası kesinleştiği için, daha önce yattığına ek olarak bir süre daha cezaevine girmesi gerekiyor. Onun durumundaki başkaları kuzu kuzu infazı beklerken Aziz Yıldırım öyle yapmıyor; kendisine yeniden yargılanma yolunu açması umuduyla ciddi bir kampanya yürütüyor...
Sıkça beyanatlar veriyor... Televizyon programlarına çıkıyor... Günün anlam ve önemine uygun, herkesin kolayca anlayacağı ‘gerekçeler’ eşliğinde haksızlığa uğradığını ispata çalışıyor... Bunlarla da yetinmeyip, taraftarları sokağa dökerek güç gösterisi yapıyor; hem de cepheyi olabildiğince genişletip her futbolseveri yanına çekmeyi hedefleyen bir dil kullanıyor...
Belli ki, Tayyip Erdoğan kumaşından bir ‘mücadele adamı’ Aziz Yıldırım...
Çabalarının yararını gördüğü de açık: Cezaevine girerse, neredeyse herkes, onun mağdur ve mazlum olduğuna inanacak... Yeniden yargılanmaması da, ‘şike’ iddiasını boynuna saranların yeni bir edepsizliği olarak görülecek...
Üslubunu buna göre ayarlıyor zaten: Başlangıçta daha belirgin hedefleri döver, yakını ve uzağındaki belirli kişileri suçlarken, şimdi daha muğlak, ama daha etkili bir söylem tutturuyor. Kimse alınmasın, herkes yanına gelmekte zorlanmasın istediği âşikâr...
Madem takdirlerimi belirtiyorum, şunu da kayda geçireyim: Her takımdan, her eğilimden kişiler ve kesimleri yanına çekmede şapka çıkartılacak bir beceriye sahip Aziz Başkan...
Garip olan şu: Taraftarlığın fanatiklik derecesinde yaşandığı bir ülkede FB başkanının hapisten kurtulma çabasını takdirle karşılayan, BJK veya GS formasını çıkarıp FB formasını sırtına geçirerek Kadıköy mitingine koşan, yarın birileri “Tamam, anladık, masummuş, yeniden yargılanmasına gerek yok, affettik” hukuk-dışı çözümünü dayatsa hiç yadırgamayacağı izlenimi veren niceleri, Tayyip Erdoğan’ın şimdiki mücadelesini anlamakta zorlanıyor...
Zorlanmak ne kelime, her söylediğine, her yaptığına itiraz ediyorlar...
Tayyip Erdoğan’ın düşürülmek istendiği durum Aziz Yıldırım’ın düştüğü durumdan daha kolay anlaşılır olduğu halde...
Anasının ak sütü gibi helâl bunca oy alarak her iki kişiden birini Ak Partili yapmış biri başbakan Tayyip Erdoğan... İki-üç siyaset arkadaşının yanlışlığı kullanılarak saf dışı edilmek isteniyor ve o da başını giyotinin altına yerleştirmek isteyenlere direniyor...
Her söylediğini sorun ediyor, her yaptığını farklı yönlere çekiyorlar...
FB başkanına gösterilen tolerans başbakandan esirgeniyor. Diğerinde övmeye değer bulunan her şey ötekinde kusur olarak sunuluyor.
Oysa Aziz Yıldırım’a, hatta Ergenekon ve Balyoz türü davaların mahkumlarına direnme ve talihlerini değiştirme yönünde esin kaynağı Tayyip Bey’in mücadelesi...
Ya halk da bu gerçeği benim gibi görüyorsa?