Bu sezon 16'da 16 yapan Fenerbahçe teknik patronu İsmail Kartal için övgü dolu sözler havada uçuşuyor. Herkesçe beğenilen bir oyun ve rakibine gücünü hissettiren bir takım var.
Giren oyuncu çıkanı aratmıyor, rakiplerine korku salıyor. Oynadığı her rakibinin teknik adamı bile maç sonu hakkını teslim ediyor. Rakip ceza sahasında kazanılan topların hızlıca pozisyona dönmesi elbette saygıyı hak ediyor.
Uzun yıllar sonra Fenerbahçe taraftarının kaybetme korkusu bu sezon resmen hafızalardan silindi.
İsmail Kartal'ın takımı ve oyuncu grubunu kadro planlamasından başlayarak 3 ayda getirdiği nokta henüz yeterince anlaşılamamış gözükse de hem lig hem Avrupa'da alınan sonuçlar ciddi mesai harcandığının göstergesi oluyor. Bu nedenle İsmail Kartal'a ve ekibine övgüler yetersiz kalıyor.
Mevcut grafiği yalnızca kaliteye yoranlar da var elbette. Ama İsmail Hoca'nın iki yıl önce aynı futbolu daha düşük kalitede oyuncularla oynattığını da hatırlamak gerek. Kalite her anlamda fark yaratır. Ama tek başına da başarının sebebi olamaz.
Oyuncu seçimi, o oyuncunun uyumunu sağlamak, maksimum faydalanmak ve gelişimini devam ettirmek, en az kalitenin varlığı kadar önemlidir. İsmail Kartal, bir teknik direktörün gösterebileceği tüm argümanı eksiksizce ortaya koyuyor ve dokunduğu her oyuncuda farkını net hissettiriyor.
Rekabet her alanda
Bu sezon iki futbol devimiz her alanda büyük rekabete girmiş durumda. Henüz birbirleri ile oynayıp güçlerini test edemediler. Ama başkanları ve sosyal medyadaki taraftar grupları sahadan çok masada kapışmaya başladılar. Her iki kulübün de kendince haklı olduğu tespitler var. Ama bu sıkıntıları çözecek birim kendileri değil. TFF ve MHK adil atama ve yönetim göstermedikçe iki kulüp daha çok atışacak gibi gözüküyor.
Korkarım ki ilk oynanacak derbi sahadaki oyundan çok, çıkacak arbede ile anılacak.
Güneş savaşmadan gitti
Beşiktaş teknik direktörü Lugano maçı sonrası istifasını verdi. 2-0 giden maçtan sonra 3 golü kalesinde görerek şok olan Beşiktaş'ta deprem yaşandı. Başkan kongre kararı aldı, Şenol Hoca görevini bıraktı. Oysa iki gün önce hem medya hem de yayıncı kuruluş ile yaşadığı gerginliği konuşmuştuk. "Savaşmadan gitmeyeceğim" demişti. İsyanını, sebeplerini anlatamadan görevini bıraktı. Belki bir gün açıklayacaktır.
Yayıncı kuruluş yönetmenleri!
Ligin en önemli yatırımcısı yayıncı kuruluşun maçlarda gösterdiği-göstermediği açılar taraftarı hatta yönetimleri de rahatsız edecek boyuta ulaştı.
Yayıncı kuruluş bu rahatsızlığı ortadan kaldıracak bir açıklama yapmak zorunda. Aksi halde her birimiz kaçak yayına hayır derken bu dileğimizin arkasında durmamız zor olacak!
Trabzonspor'a neler oluyor?
İki sezon önce şampiyonluk yaşayan, bu sezon ciddi transferler yaparak sezona başlayan Trabzonspor'da çöküşün sebebi ne? Bu sorunun cevabını kimse veremiyor.
Sorun
-Teknik adamda mı?
-Oyuncuda mı?
-Yönetimde mi?
-Taraftarda mı?
Görünen o ki buna yönetimin de bir cevabı yok! Karadeniz fırtınası sorunu tespit edip çözüm yöntemini bulamaz ise ana giderlerini karşılayacak ne maç galibiyeti ne Avrupa kazanımı ne de sponsor geliri elde edebilir.
Futbolcunun işi zor
Bir meslek kolu düşünün ki her an her yaptığı göz önünde olsun! 90 dakika boyunca incelenen bir iş yok sanırım. Gencecik çocuklar saha içinde taşınamayacak hırs ve tepki ile karşı karşıya kalıyorlar. Arkadaşlar bunlar çocuk! Bildiğiniz sizin, benim, onların çocukları kadar çocuk! Yaptıkları hareketlerle hemen yargılanıyorlar. Hep göz önünde, didik didik ediliyorlar. Kulüpler oyuncuların psikolojik destek almalarını da mutlaka sağlamalı.