Hiç unutmuyorum. Nuri Albayrak'ın Başkan, Haşim Sayitoğlu'nun asbaşkan olduğu dönemdi.
Yine bir araba üreticisi, kulübe otomobil teslim töreni yapılıyordu. Şimdi sayısını hatırlayamadığım miktarda aracın teslim törenine ait fotoğraf basında yer almıştı.
Dün gibi hatırlarım o manzarayı. Futbolcular, teknik ekip, Özkan Sümer diğer ilgililer ve bir de aşçı. Evet, evet yanlış duymadınız. Başında aşçı şapkası ve üzerinde kıyafeti ile o fotoğrafın en önemli figürü gibi tam da orta yerindeydi aşçı. Günebakış Gazetesi’nde yazmıştım. “Araba teslim töreninde bir aşçının ne işi vardı?” diye ama yanıt alamamıştım.
Aradan 5 yıl geçti. 2010-2011 yılında elinden şampiyonluğu çalınan takım, elinden şampiyonluğu çalanlara kahraman muamelesi yapan bir TV kanalının patronuna sponsor olduğu için tam sayfa ilan ile teşekkür ediliyor, yetmezmiş gibi neredeyse eksiksiz tam kadro futbolcularında katıldığı bir törenle araçları teslim almaya gidiliyor.
Doğuş Grubu’nun yayın organı da fırsatı kaza etmeyerek bu töreni canlı yayınlıyor. Araçların beyaz olmasından teselli bulanları da var, araç sayısının artmış olmasından, araç markalarının saygın olmasından vs. Ama Trabzonspor'un kirli bir düzende verdiği mücadelenin basit bir 90 dakikalık mücadele olmadığını ve verilen savaşın bir onur, gurur savaşı olduğunu düşünenler ortaya çıkan bu tablo karşısında bir kez da yıkıldılar.
Profesyonel manada başarılı bir işe imza atılmış olmasını bir yana bırakarak (bir önceki sözleşmeden çok daha iyi şartlarla anlaşılmış) Trabzonspor'a özellikle bu şike sürecinde farklı anlamlar yükleyen taraftarlar bu tabloyu hoş karşılamadı. Ne yalan söyleyeyim benim de içim sızlamadı değil. Ama samimi olmak gerekir. Bu araç anlaşması üzerinden eleştiri yapanlar bir hafta önce yine aynı grubun bankası ile anlaşılmasına neden bunca tepki vermediğinin de cevabını vermek zorundalar.
“Banka olunca iyi de araba olunca mı kötü oluyor?” sorusuna birileri cevap verir herhalde. Bence sorun, bu törenin sunuluş biçiminden kaynaklanmıştır.
Taraftar, “NTV'de Hırsız var" diye protesto ettiği bir grubun verdiği arabaların etrafına, futbolcuların ve yöneticilerin tespih taneleri gibi dizilmesinden rahatsız olmuştur. Trabzonspor için bir değer abidesi olan rahmetli Kazım Koyuncu'nun doğum gününde futbolcu, teknik ekip, yöneticileri o halde görmemek için ben töreni izlemedim. İçimden sadece o otomobillere binip gitsinler diye geçirdim sadece. Bir kez daha yineleyelim Trabzonspor'u bir değerler manzumesi olarak görenlerin rahatsızlığı budur ve bu en az şampiyonluk kadar kulak verilmesi gereken bir meseledir.