Veya şöyle mi desek; Mustafa Reşit ihaneti öncülüğünde Osmanlı’nın finansal, sosyal, politik olarak çökertilmesi... ÖZÜR DİLERİM; BATILILAŞTIRILMASI! MODERNLEŞTİRŞLMESİ! “MON CHERİSE EDİLMESİ”!
Sevgili dostlar,
Bazıları “Batılılaşma” diyorlardı! Fransızca kelimeler de öğrenmişlerdi. Bizim olan “her şey ne kadar kötüydü”, oysa BATI dünyası sanki bir hayaldi...
Desteklenmesi lazımdı, Mustafa Reşit Paşa’nın mutlaka desteklenmesi lazımdı! Ne kadar BATILI, ne kadar aydın bir adamdı! Doğu’dan gelen her şey çok kötüydü! İslam Coğrafyası ise onlara göre kaçılması gereken bir yerdi!
İngiliz Dışişleri Bakanı Palmerston ne diyordu; “...Serbest ticaret yoluyla Osmanlı topraklarında servet ve refah artacak, Batı uygarlığına entegre olacaklar”... AYNI GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI SONRASI SÖYLENENLER GİBİ!
Para İngiliz, kültür Fransız, sokakta konuşulan dil ise hepsinin karışımıydı...
Batılılaşma hızla sürüyor ve binlerce yıllık tarihimiz Fransızca kulaktan duyma kelimeler eşliğinde aşağılanıyordu...
Bu arada bir de not düşeyim; BÜTÜN BUNLAR OLMAYA BAŞLAMADAN ÖNCE YANİ BALTALİMANI ANLAŞMASI İLE Osmanlı’nın İngilizlere teslim edilmesinden bir yıl öncesinde OSMANLI’NIN DIŞ BORCU YOKTU!
Peki sonra ne oldu?
Baltalimanı Anlaşmasını Tanzimat Fermanı...
Tanzimat Fermanı’nı 1854 Borç Anlaşması...
1854 Borç Anlaşmasını 1856 Islahat Fermanı...
1856 Islahat Fermanı’nı 1875-76 Borçların ödenememesi ve 1881 TAM TESLİMİYET ile BORÇLAR İDARESİ’nin kurulması izledi...
Evet BATILILAŞMAK için yola çıkaranlar sonunda OSMANLI’yı tam olarak İNGİLİZLERE-AVRUPA’YA teslim etmişlerdi... YABANCI OKULLAR AÇILMIŞ, Avrupa dillerini konuşamayanlar sokaklarda aşağılanır hale gelmişti!
Bir yabancı yazar şöyle diyordu; “...Baltalimanı Anlaşması ile başlayan ve Tanzimat ile devam eden süreç, Avrupalı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu üzerinde gerçekleştirdiği tam bir fetihtir”...
Sevgili dostlar, 1839’da başlayan süreç içerideki taşeronları ve dışarıdaki efendileri vasıtasıyla hala devam ettirilmeye çalışılıyor... 2008’de Erdoğan’ın “IMF ile YETER” çıkışı ve “MİLLİ TAM BAĞIMSIZ EKONOMİ” söylemi 1839 tezine tam bir karşı koyuştu... BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ bu çıkış sonrası bilinç artışı eşliğinde hızlanarak sürüyor!
“Bu teze kimler karşı koydu” derseniz?
Sadece karşı koymayı değil başladığımız yeri de REFERANS alırsak;
Alparslan’ın Anadolu’ya girişinden, Fatih’in İstanbul’u fethine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ayağa kalkışı ile EMPERYALİZME karşı TÜRKİYE tanımından, Menderes’in dikilişine-”YETER SÖZ MİLLETİN” vurgusuna, Erdoğan’ın defalarca “EMPERYAL ODAKLARA KARŞI DURUP YETER” demesinden “Sömürülen değil ÜRETEN BÜYÜK TÜRKİYE” tezine...
Evet, atalarımızın başladığı bıraktığı yerden, düştüğümüz yerden, 1699’dan hatta 1839’dan bugüne AYAĞA KALKMAYA çalışıyoruz... KALKIYORUZ, DİKİLİYORUZ!
KALKACAK MIYIZ! KALKACAĞIZ; KALKIYORUZ HEM DE BİR DAHA ÇÖKMEMEK ÜZERE!
LİDER EŞLİĞİNDE, geçmişten geleceğe ortaya koyduğu SENTEZLE kalkıyoruz...
Lider’i içeriden dışarıdan durdurmak isteyen “Mustafa Reşit’lere rağmen” kalkıyoruz...
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ GÜÇLÜ BÜYÜK ÜRETEN TÜRKİYE...