89. Oscar ödülleri töreninde zarfların karışması yüzünden komik sahneler yaşandı. En İyi Film Ödülü önce La La Land olarak anons edildi ancak hemen ardından hata düzeltilerek ödülün Moonlight filmine gittiği açıklandı. Hatadır, olabilir. Abartılacak bir yönü yok.
Ancak Oscar akademisinin bile isteye farklı ‘zarflara’ koyduğu filmler de var... Ki asıl Oscar politiği burada yatıyor kanımca…
Dünyanın en prestijli sinema ödülleri olarak kabul edilen Oscar genel anlamda ABD sinemasının kendi içinde bir değerlendirmesi… Ve fakat Hollywood, emperyal bir güç olarak bu ‘gösteri’yi en ışıltılı haliyle dayatıyor. Türkiye dahil, dünya medyasında çarşaf çarşaf Oscar haberleri yayınlanıyor. Oysa bu organizasyonda dünya sinemasını ilgilendiren sadece ‘En İyi Yabancı Film’ ödülü var. Ağza çalınan bir parmak bal misali…
Bu sene, o bir parmak baldan İran nasiplendi.
Asghar Farhadi’nin ‘Satıcı’sı En İyi Yabancı Film ödülüne layık görüldü. Halbuki Farhadi yakın bir tarih olan 2012’de Bir Ayrılık filmiyle Oscar’ı kucaklamıştı. İran’a arka arkaya verilen bu ‘ödül’e biraz da Hollywood’un Trump karşıtlığı vesile oldu denilebilir. Zira Farhadi’nin Satıcı’sı, önceki filmi Bir Ayrılık’tan daha üstün değil. Gel gör ki Farhadi’nin (Oscar töreninde okunmak üzere yazdığı) ABD Başkanı Trump’ın politikalarını (haklı olarak) eleştiren zehir zemberek mektubu Akademi üyelerine çoktan ulaşmıştı bile…
Oysa aynı Oscar, bundan dört yıl önce İran’ı ‘tokatlayan’ Operasyon Argo’yu En İyi Film olarak ödüllendirmişti. Üstelik
Argo’nun ödülünü bizzat Beyazsaray’dan törene canlı bağlanan Firstlady Michell Obama
açıklamıştı.
Al sana ‘siyahi’ aday
Kabul ediyorum, biraz komple teorisi diyeceksiniz, lakin görünen o ki Oscar’cılar bu yıl bir taşla üç kuş vurmayı da ihmal etmedi. En İyi Film ödülü alan Moonlight tamamen ‘siyah Amerikalılar’ın işi; Yönetmeninden oyuncusuna tam kadro siyah. ‘Oscar neden fazla beyaz’ eleştirilerinin intikamı da böylece alınmış oldu. Filmdeki rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüne layık görülen Mahershala Ali bu dalda ödüle layık görülen ilk siyah ve Müslüman ABD’li oyuncu olarak kayıtlara geçti. Ali, bu filmde bir eşcinsel karakteri canlandırıyor. Ali’nin Trump karşıtı konuşmalarını da hatırlatmak isterim… Böylece Oscar’cılar kendilerince ‘altın oran’ı da bulmuş oldu.
Geçelim…
Geçen yıl Oscar’da Türkiye karşısı bir ‘zarf’ da vardı. Neyse ki adaylıktan öteye geçemedi. “En İyi Yabancı Film” kategorisinde Fransa adına Oscar adayı gösterilen Türk yönetmen Deniz Gamze Ergüven’in “Mustang” adlı filminden bahsediyorum. Belki de Oscar tarihinin gelmiş geçmiş en rezil filmlerinden biri olarak tarihe geçen Mustang. "Teneke" de olsa (Türkiye karşıtıydı ya) pekçok Avrupa festivalinde ödüllere boğuldu.
Türkiye’ye oryantalist gözlüklerle bakan bu filmin Oscar’a da uzanabilmesi için olağanüstü kampanyalar yürütüldü, lakin, geçen yıl bu dalda yarışan sıkı bir film vardı: Son of Soul… Yahudi soykırımını anlatıyordu ve ‘Yahudi soykırımı’ deyince Hollywood’da akan sular dururdu…
İşte böyle... Hollywood’un ‘öteki zarfları’ndan çıkan politik içerikli mektuplar hiç bitmez...