Yabancı Dilde En İyi Film Oscar aday adayları belli oldu. 66 ülkede belirlenen ve aday adayları arasında öyle filmler var ki seç seçebilirsen!
Avusturya’nın aday adayı Michael Haneke’nin Altın Palmiyeli “Aşk / Amour”u. Bırakın son beş finalist arasına girmeyi, peşin peşin Oscar’ı hak ediyor! Christian Petzold’un “Barbara”sı da klasik ve sağlam sinemasıyla adaylığa çok yakın.
Diğer iddialı yapımların hepsi “Oscar tipi film” tanımına uymuyor ama öylesine güçlüler ki görmezlikten gelinemezler. İtalya’dan Paolo ve Vittorio Taviani Biraderler’in Altın Ayılı “Sezar Ölmeli / Cesare Deve Morire”si, örneğin. Gerçeklikle kurmacayı iç içe geçirmesi dezavantaj olsa da mafya üyesi mahkum kahramanlarının etkileyici performanslarıyla Akademi’ye de dokunabilir.
Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan kazanan Kim Ki - duk imzalı “Acı / Pieta”, tartışıldığı kadar şiddet içermediği gibi İsa’nın çarmıhtan indirildikten sonra Meryem’in kollarında betimlendiği tablo ve heykellerin merhamet temasına ters açıdan yaklaşımıyla Akademi üyelerini zorlayacaktır.
Şili’nin Oscar aday adayı “No”, diktatör Pinochet’nin göreve devam edip etmemesi için 1988 yılında -dış baskılarla maruz kalarak- yaptığı plebisitteki “Hayır” kampanyasını konu alıyor. Pablo Larrain’in yönetmen, Antonio Skarmeta’nın yazar olarak ustalığı tartışılmaz... Ne var ki zülf-i yâre dokunuyor!
Fransızlar gişe fenomeni “Les Intouchables / Dokunulmazlar”ı aday göstermekten çekinmemiş. Üst orta sınıftan, boyundan aşağısı tutmayan bir sanat simsarıyla onun Afrikalı göçmen bakıcısı arasındaki dostluğa odaklanan film Akademi’nin nabzına göre bir şerbet. Danimarka’nın aday adayı “En Kongelig Affaere / Yasak Aşk” da dişlerine dokunacak bir dönem filmi.
Öksüz bir çocukla babasının ilişkisine odaklı “Kauwboy” Boudewijn Koole’nin ilk filmi ama Berlinale’nin ardından Avrupa Film Akademisi’ni de fethetti. Yalınlığı ve dokunaklılığıyla aradan sıyrılıp Hollanda’ya bir Oscar adaylığı neden getirmesin? Pek ihtimal vermesem de aynı şeyi Bosnalı Aida Begiç’in “Djeca / Çocuklar”ı için yürekten diliyorum. İsviçre’den Ursula Meier’in “Sister”ı da duygusal ve temiz bir iş ama zorlama olur bunca iyi filmin arasında!
***
Geçen hafta Adana Altın Koza Film Festivali’ne konuk olan Rodrigo Pla’nın yönettiği “La Demora / Gecikme” Uruguay’ın aday adayı olarak şanslı. Zor zar geçinen iki çocuk annesi dul kadının hafızası zayıflamakta olan babasını bir huzurevine yerleştirme çabasını anlatan “Gecikme” kayıtsız kalınamayacak bir duygusallığa sahip.
Macaristan’da yükselen ırkçılığı, köyleri milliyetçilerin saldırısına uğrayan bir Roman çocuğun bakış açısından ele alan “Csak a Szel / Sadece Rüzgar”da Benedek Fliegauf hem stil hem içerik açısından övgüye değer bir iş çıkarmış... Ancak Akademi’nin hareketli kamerayla çekilmiş, minimalist ve hipergerçekçi filmlere rağbet ettiği görülmüş değil. Kanada’nın aday adayı “War Witch”in masalsılığını tercih ederler daha ziyade...
Romanya’nın aday adayı Critian Mungiu’nun uzun, kasvetli ve stilize şeytan çıkarma filmi “Tepelerin Ötesinde / Beyond the Hills”i eğer ilk beş arasına girerse Türkiye’nin Oscar komitesinin üyeleri Nuri Bilge Ceylan’ın “Bir Zamanlar Anadolu’da”sını seçmedikleri için kafalarını duvarlara vururlar. Muhtemelen buna gerek kalmayacaktır! İsmail Güneş’in “Ateşin Düştüğü Yer”inin bunca iddialı film arasından sıyrılıp adaylık elde etmesi imkansız değil konjonktürel açıdan. Fakat aynı konjonktür Yunanistan’ın aday adayı “Adikos Kosmos / Adaletsiz Dünya”nın kara mizahını kaldırmaz. Taylandlı Pen-ek Ratanaruang’ın “Headshot”unu hiç kaldırmaz! Faslı Faouzi Bensaidi’nin “Baya al Maout / Satılık Ölüm”üne ise sinemasal açıdan şans tanımıyorum.
Birçok ünlü yönetmenin yeni filmleri de ülkelerinin aday adayları arasında yer alıyor ama onları henüz izleyemedim. Bakalım aralarından sürprizler çıkacak mı?