Türkiye yakın târihinin en endîşe verici dönemlerinden birini yaşıyor.
Henüz pek umursadığımız yok ama yakın bir gelecekde bir İsrâil-İran savaşı mukadder gibi ve bizim bu hengâmenin dışında kalmamız muhâl!
İran yoğun bir atom programı izliyor ve bunun ucu atom bombası yapımına varacak. Tahran her ne kadar aksini iddia etse de burası sarih.
Ben şahsen Başbakan Erdoğan’ın birkaç gün önce kendisine İranlı en üst düzey yöneticiler tarafından verilen aksi yöndeki garantiye inanacak kadar saf gönüllü bir siyâsetçi olduğunu sanmıyorum.
Belki bu “takıyye” uzmanlarının foyaları nasıl olsa yakında kendi ağızlarından ortaya çıkar hesâbıyla “aldatılmış âşık” rolünü oynayabilmek üzere bu zokayı yutar gibi yapdı. Çünki işler sarpa sarınca gerçi İsrâil’in yanında yer almayacağı kesindi ama İran’ı da “sahtekâr” pozunda teşhîr ederek elini güçlendirmek istiyordu.
“Elleri temiz bölgesel büyük güç Türkiye” imajı!
Hâlen durum şöyle:
İsrâil, İran’ın nükleer tesisleri tamâmen yeraltına, yâni bombardımanlara karşı emniyet altına alınmadan, sür’atle yürüyen bu çalışmalar bitmeden önce bunları vurup yoketmek istiyor.
Eğer bunu bir hava taarruzuyla yaparsa takrîben 33. Paralel üzerinden 1350 km.’lik mesâfedeki hedeflere (Hemâdîn Kenti batısı) ulaşması gerek ki bunu Ürdün ve Irak üzerinden yapabilir. Bu iki ülkenin gücü İsrâil’i engellemeye yetmez.
Bu rotadan gidip, hedefler üzerinde birkaç dakıyka kalıp, sonra İran uçaklarıyla hiçbir dalaşa girişmeksizin geri dönmeyi başarsalar dahî İsrâil filolarının havada en az iki, hattâ muhtemelen üç kere yakıt ikmâli yapmaları şart. Filoları diyorum, zîrâ bu taarruzun da en az üç dört dalga hâlinde gerçekleştirilmesi lâzım ki istenilen sonuç alınabilsin!
İkinci çâre Basra Körfezi’ne denizatlılarla sokulup oradan, sâhib oldukları atom başlıklı füzelerle taarruz etmek.
İsrâil bunun için uzunca süredir denizaltı filosunu güçlendirmeye uğraşıyor ve çok da başarılı!
Almanya’dan “Dolphin” (Yunus) Sınıfı altıncı denizaltısını birkaç gün önce teslîm aldı. Bunun için 150 milyon Avro kadar bir para ödüyor. Geriye kalan 330 milyon avroluk masrafı Alman Devleti karşılayacak. Daha önceki beş denizaltı ise tamâmiyle hediye idi.
Yakında bir yenisi daha geliyor.
Bu daha da geliştirilmiş son denizaltıların iki farklı tipde torpido namlısı var: 533 mm.’lik namlılarla konvansiyonel mermiler, 650’şer mm.’lik olanlarsa ise nükleer mermiler atılabiliyor. Bunların menzilleri 1500 kilometre!
İsrâil donanması 5 Nisan’a, yâni geçen Perşembe gününe kadar bizim güney kıyılarımıza yaklaşık 5 km. mesâfedeki Yunan Meis Adası açıklarında manevra yapdı.
Hind Okyanusu’na açılmadan önce biraz antrenman oldu muhtemelen.
Gönül çok isterdi ki sizlere bizim şanlı donanmamızın nükleer mermi fırlatabilen ültramodern denizatlılarından ve atom bombası kapasitemizden de bahsedebilseydim bu yazıda.
Ama cunta kurup darbe planlamak gibi keyifli işlerden bunlara pek vakit kalmıyor tabiatıyla!
Bu gidişle kadırgalarına forsa dahî bulamayacaklar, haberleri yok...