Ortadoğu’da ne oluyor? Amerika çarpık rolde, İran ve Suudi Arabistan çarpık rolde. İlginç, bu üç ülke, bir yandan birbiri ile çatışma halinde, ama bir başka yönden de Ortadoğu’daki çarpıklığı hep birlikte besliyorlar.
Irak’ta Maliki’nin arkasında hem Amerika var, hem İran. Bu, çarpıklık değilse ne? Birlikte Sünnileri boğdular ve sonunda “Sünni isyanı” çıktı. IŞİD gibi operasyonel bir provokasyon örgütü de devreye girince, Irak, içinden çıkılmaz hale geldi. Soralım Amerika, İran ve Suudi Arabistan’a, Irak’ta geleceği görüyor musunuz? Bu mezhep çatışması bataklığı içinden kimin çıkarı galip gelir? Sünnileri yok farz etme politikası içinde Amerika - İran - Suudi birlikteliği sürdürülebilir mi?
Mısır... Sisi darbesi, İhvan’a karşı bir Amerika - Suudi ortak yapımı. John Kerry ABD adına Sisi darbesini kutsadı, Suudi yönetimi de İhvan’ı “terörist” ilan ederek... Amerika adına bir yönüyle, Suudiler adına bir başka yönüyle utanç verici bir işbirliği bu. En son Sisi, Kahire’yi ziyaret eden Kral Abdullah’ı alnından öperek karşılığını verdi aldığı desteğin. Ne olacak Mısır bundan sonra? Yüzlerce idamı Ezher’e, müftüye, hakime onaylatarak İhvan yok mu edilecek? Arap Baharının Mısır ayağının köküne kibrit suyu mu dökülmüş olacak? Nasıl bir cinnettir bu Irak’ta Sünnilere karşı yürütülen savaş, Mısır’da İhvan’a karşı yürütülecek ve her ikisinin arkasında Amerika gözükecek. Bu mudur Amerika’nın Ortadoğu aklı?
Libya’da emekli general Halife Hefter, Türkler’e ve Katarlılara, ülkeyi terk etmeleri yolunda 48 saat süre tanıyor. Bu da bir Suudi - Amerika operasyonu gibi gözüküyor.
Bunlar, muhtemel ki, “Arap Baharı”nın arkasında Türkiye’de iktidarda bulunan Ak Parti’nin olduğu, Ak Parti’nin ise son yıllarında Amerika ve İsrail’e mesafeli politikalar ürettiği, bu politikaların İhvan kanalıyla Arap dünyasında da yaygınlaşması halinde, Amerikan - İsrail ve belki genelde Batı çıkarlarının tehlikeye gireceği değerlendirmesinin ürünü olan gelişmeler.
Bu değerlendirmeler çerçevesinde Esed’den sonra Suriye’de İhvan iktidara gelir görüşü hakim oldu ve bunca katliama göz yumulan yıllar devreye girdi.
Bunun sonucu, Irak kanıyor, Mısır kanıyor, Suriye kanıyor ve Libya’da çılgın generallerin tehditleri gündem oluşturuyor.
Amerika’ya, İran’a, Suudi Arabistan’a soralım:
- Bu Ortadoğu fotoğrafından memnun musunuz?
Türkiye Mısır’da halkın iradesinin hakim olduğu bir sistem yapılanmasının Mısır halkı için iyi olacağını temenni etmekten, bu noktada her türlü yardıma hazır olduğunu söylemekten başka ne istiyordu?
Türkiye Irak’ta, mezhep çatışmalarının yaşanmadığı, her türlü kavmi mezhebi varlığın adil biçimde temsil edildiği bir yapı kurulmasından başka ne istiyordu?
Türkiye Suriye’de, hatta Esed’in eliyle, demokratik bir yapının hayata geçmesi dışında ne istiyordu?
Türkiye Arap Baharına kardeş toplumların huzura ermesi, dolayısıyla Ortadoğu’da sancıların bitmesi dışında farklı bir anlam mı vermekteydi?
Türkiye başından beri emperyal bir hesap içinde olmadığını ifade etmekte hassas davranmadı mı? Batılı odaklardan üflenen ve bizde bazı odakların Ak Parti üzerinde kuşku oluşması amacıyla pazara sürdüğü “Yeni Osmanlı olma” iddialarını, bu noktada Arap entelektüellerindeki hassasiyeti bildiği için her zaman reddetmedi mi?
Ama, Amerika ve genelde Batı, İhvan’ın sömürge statüsünü sorgulayan bir “Siyasi İslam” çizgisinde olduğu, Ak Parti kadrolarının son zamanlarda bu istikamette bir “eksen kayması” yaşadığı kanaatiyle, Suudiler de Arap Baharı çerçevesindeki “halk hareketleri” kendi ülkelerine gelir düşüncesiyle ve İran, kendi emperyal hesabı sebebiyle aynı çizgide buluştular ve sonuç itibariyle, bu coğrafyada, çarpık bir manzara oluşmasının zeminini hazırladılar.
Bu manzaranın ana karakterinin “Sünni varlığı” tehdit ettiği açıktır. Bu noktada kendi oyununu oynamaya soyunan Suudiler’in misyonu, en çarpık misyondur. Amerika ve Batı’nın politikaları, öyle planlanmamış olsa dahi, İran’la özdeş hale gelmiş gözüküyor.
Böyle bir Ortadoğu sürdürülebilir mi?
Batı, 1992’de Cezayir’de yaptığı yanlışı tekrarlıyor ve bölgenin batağa sürüklenmesinin ana aktörü haline geliyor.
Bu batağın ürettiği nesnedir IŞİD.