Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) 2 Aralık Pazartesi günü, önemli bir çalıştaya ev sahipliği yapıyor. Siyasetçiler, akademisyenler Ankara’da bir araya gelecek ve geçmişten bugüne Kürt sorunu ve Ortadoğu konusunu tartışacaklar.
Siyasi Parti temsilcileri, akademisyenler ve Kürt meselesi konusunda fikir sahibi olan gazeteci ve aydınların katılımıyla gerçekleşecek olan çalıştay bir gün sürecek.
Kürt sorununda yakalanan yeni siyasi zeminin, yeni bir entelektüel zemin ve sivil toplumla buluşması ve yeni fikirlerle zenginleşmesi gerekiyor. Bu da kuşku yok ki, daha fazla bir araya gelmek ve meseleleri tartışmak ve farklı fikirlerin buluşmasını sağlamakla olur.
Siyasi kaygı ve endişelerin hafiflemesi, çözüm ve barış fikrinin kamusal bir güce dönüşmesinin yolu buradan geçiyor.
Ortadoğu’da Türkiye dahil birer Kürt sorunu olan devletlerin, birinci dünya savaşından bu yana izledikleri politikalarda büyük bir değişim yaşanmakta. Bu değişimi yakalamada epey geç kalan Suriye ve İran gibi ülkelerde bile değişimin ayak sesleri, duyuluyor.
Kürt toplumu artık, Ortadoğu’da yıllarca hüküm sürmüş diktatoryal sistemlerin ihtiyaç duydukları ‘ideal düşman’ olmaktan kurtulup, yaşadığı ülkelerin siyasi süreçlerinde tarihsel bir rol oynamak ve geleceğin inşasında yer almak istiyor.
***
SDE’nin davet metninde yer alan şu tespitler son derece önemli:
‘Sycos-Picot’la bölgenin hiçbir kültürel, sosyolojik özelliğini hesaba katmadan cetvelle çizilmiş sınırların kapalı rejimler eliyle bu bölgede yer alan ülkeleri getirdiği yer buraya kadardır. Yüzyılın sonlarına doğru gelişen farklı sosyolojiler, siyasi talepler, ekonomik ihtiyaçlar bu ülkeleri yeni oluşumlara, yeni ittifaklara zorlamaktadır. Bölge halklarının kendi ihtiyaçları ve talepleri ile küresel aktörlerin bölge halkları için biçtiği roller arasında ciddi farklar söz konusudur. Bu roller arasındaki farkların ortaya çıkardığı gerilimler bölgedeki istikrarsızlıkları büyük ölçüde beslemektedir. Araplar için, Şiiler için, Kürtler için bu rol karmaşası ayrı ayrı ele alınabilir. Hiç kuşkusuz, dört ayrı ülkeye yayılmış Kürtlerin kendi ihtiyaçları ile yine birilerinin Kürtlere çizmeye çalıştığı roller arasındaki gerilim Ortadoğu’nun geleceğinde en belirleyici unsurlardan biri olacaktır. Bugün Irak Kürdistan Federe Bölgesinde yeni bir siyasi statüye sahip olan Irak Kürtlerinin tecrübesi bir yanda dururken, Suriye’de bir yüzyıl boyunca doğru dürüst vatandaşlık hakkına bile sahip olmayan Kürtlerin Suriye’nin yaşamakta olduğu iç çatışmalar ekseninde orta koydukları mücadele, başka bir ilgiyi hak ediyor. Türkiye’de ise son yıllarda yaşanan demokratikleşme süreciyle birlikte Kürtlerin durumu farklı bir tecrübe ortaya çıkarmıştır... Çözüm sürecini umut verici bir noktaya getirmiş ve en büyük Kürt nüfusunu barındırmakta olan Türkiye’de başbakan Erdoğan’ın Irak Kürdistan Federe bölgesi Başkanı Mesut Barzani ile Diyarbakır’da gerçekleştirmiş olduğu buluşma kuşkusuz konu açısından tarihsel bir öneme sahiptir.’
SDE’nin gerçekleştireceği çalıştayı yazmaya devam edeceğim..
NOT: Gazetemiz yazarlarından değerli Eser Karakaş Hocamız, arada bir Zaman gazetesine de yazılar yazar. Geçen hafta Zaman’da okuduğum yazısı tek kelimeyle şahaneydi. Okumayanlara veya kaçıranlara hararetle tavsiye ederim. Toplumsal bir hafıza ve bir mağduriyet zamanı ancak bu kadar isabetli bir başlık ve zengin bir üslupla anlatılabilirdi:
‘Türkiye’nin Gurnicası 1994..’ Orada, uzaklarda bir köy bombalandı vaktiyle ve 38 kişi hayatını kaybetti.. Yirmi yıl sonra bir bilim insanı bu katliamın Türkiye’nin Gurnicası olduğunu ilan ediyor ve tarihe kayıt düşüyor. Tarihe kayıt düşmek diye buna derim işte..
Tebrikler Eser Hocam.