Hatay’da Hitit Kralı II. Şuppiluliuma’nın bir heykeli bulundu! Aşırı sıcaklar ve savaş korkusu yüzünden Arkeoloji ve sanatın kitlelerin gündeminde olmadığı bir dönemde bu haber, Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın gösterdiği ilgi sayesinde geniş biçimde duyuruldu. Bakan Günay, hemen heykeli yerinde görmüş. Böylece dünyanın gözleri Hatay’a sadece Suriye sınırında bir Türkiye ili olarak değil kadim kültüre sahip bir turizm merkezi olarak da çevrildi.
Hatay’ı iç savaşın git gide daha vahim bir hale geldiği Suriye’ye olası bir müdahalenin karargahı ve Suriyeli mültecilerin sığınağı olarak kaygıyla izlediğimiz bir dönemde II. Şuppiluliuma’nın üç bin yıl öncesinden kalan heykelinin bulunuşu bir zamanlar bütün o savaşılan toprakların aynı devletin çatısı altında olduğunu anımsattı. Ankara da Halep de Hitit sınırları içindeydi. Hititler, imparatorluklarının yıkılışından çok sonra da varlıklarını sürdürdü bir kavim olarak, Eski Ahit’te bile söz edilir onlardan.
Reyhanlı ilçesinin Demirköprü Köyü yakınlarındaki kazıda 1.5 metre boyunda, 1.5 ton ağırlığında bazalttan oyulma bir heykeli bulunan II.Şuppiluliuma’nın adını aldığı atası zamanında, Anadolu kökenli Hititler, Ortadoğu’ya hükmeden olan bir imparatorluk kurmuşlardı. I. Şuppiluliuma, Yeni Krallık dönemini başlattı Eski Krallık’ın kaybedilen topraklarını yeniden fethederek. Orta Anadolu’nun mutlak hakimi Hititler, Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarının yanı başında yükseldi.
Tarihçilere bakılırsa II. Şuppiluliuma bütün çabalarına rağmen sonun başlangıcını hazırlayan hükümdarlardan biri oldu. Kıyı kavimlerinin iç bölgelere akını kadar kıtlık da yıprattı imparatorluğu. II. Şuppiluliuma Hattuşaş’ı yeni yapılarla destekleyip büyütmeye çalışırken tahıl deposuna halkın kolayca erişmesini engellemeye çalışmış diye yazıyor bazı kaynaklar. Yağmacılara karşı önlem almıştır belki, eldeki yiyeceği eşit paylaştırmak için... Belki de önce kendi çevresine ayrıcalık tanımak istemiştir... Kimbilir? Anadolu’nun ortasında dört bir yandan gelen akınlara ve göçlere karşı durması da mümkün olmamıştır. Hiçbir iktidar, hiçbir devlet sonsuza dek devam etmez. Bugünün pek çok “seçilmiş” yöneticisinin hala daha kabul etmek istemediği tarihi bir gerçek bu.
Fotoğrafları görmüşsünüzdür... Heykelin üst kısmı çıkarıldı. Çok iyi korunmuş. Hititlerin uzmanları hep şaşırtan, zamanına göre son derece stilize ve rafine olan heykel sanatının örneklerinden biri. Kralın kıvırcık saçları, iri gözleri, süslü bileklikleri yerli yerinde. Alt kısmına da yakında ulaşılır elbet. Toronto Üniversitesi’nden Prof. Dr. Timothy Harrison başkanlığında, sekiz ülkeden 47 kişiden oluşan ekip çalışmalarını sürdürüyor.
Kralın gözlerindeki çocuksuluk ve canlılık dikkatinizi çekmiştir. Heykeltıraş sanki şefkatle yapmış! Hititlerin kendi pagan inanışlarının yanı sıra çevre uygarlıkların tanrılarını çabucak kabul etmeleri (ünlü tabletlerde 800 tanesinin adı geçiyor!), her bahanede kelle uçuran yasalar yerine daha makul bir ceza hukuku benimsemeleri, köleliğe rağmen özgür yurttaşları arasında kadın erkek eşitliği bulunması, son derece kozmopolit bir toplum yapısına sahip olmaları, askeri açıdan bir dönem üstünlük sağlamalarına rağmen önüne geleni kılıçtan geçiren askeri imparatorluklardan biri olmamaları geldi aklıma. Her ne kadar eski çağların bütün uygarlıklarında olduğu gibi hükümdarlarını tanrılarla halk arasındaki köprü, bir tür yarı tanrı olarak görseler de...
Devir kaç kez değiştikten sonra da aynı kafada giden bölge siyasileri keşke daha çok tarih okusa, arkeoloji ve sanatla daha çok ilgilense... Neyin devamı olduklarını, neden ve nasıl devam edemeyeceklerini kavrarlardı. Şimdi mezhep kavgasıyla kana bulanan bu coğrafya Hititlerindi, kime kaldı? Bundan sonra kime kalacak? Ne kadar süreliğine? Tarih çizgisinde bir çentik boyu iktidar için bunca şiddete gerek var mı?
Düşünün ki bugünün iktidar sahiplerinin hiçbirinin heykeli II. Şuppiluliuma’nınki gibi kıymetli olmayacak üç bin yıl sonra!