Sovyetler Birliği kurulduğu günden itibaren, bölgenin doğal sınırları ile ciddi oynadı. Olayın ilginç tarafı, bu suni çizimleri Sovyetlerin çöküşü için Amerikan merkezli Batılı İttifak da kullandı.
Orta Asya ise etnik kimlikler ve topraklar üzerinden nifak tohumu da, başından mayın olarak toprağa gömülmüştü. Orta Asya'daki devletlerin sınırlarına bakıldığında ne kadar toprak parçalarının "ekslav" olarak komşu ve akraba devletlerin içinde sonradan kullanılmak için bırakıldığını açık görebiliyoruz. Yapay sınırlar yüzünden Türkistan coğrafyası bu sınırlarla birlikte derin sorunlara açık hale getirildi.
Fegane Vadisi, bunlardan biridir. Tacikistan, Özbekistan, Kırgızistan sınırlarının kesiştiği yer.
Bölgede 9 ekslav toprak vardır. Özbekistan'ın Kırgızistan'da 4, Kırgızistan'ın Özbekistan'da 1 bölgesi var. Tacikistan'ın Özbekistan'da 1, Kırgızistan'da da 2 bölgesi söz konusudur. Bu yapay sınırlarla birlikte Büyük Türkistan coğrafyası, zamanında Sovyetler Birliği'nin kolay parçalayıp hükmetmekte sorun olmayacak coğrafya haline getirildi.
Sovyetler Birliği kuruluşuna sonuna kadar direnen ittifaka girmek istemeyen yapının, Türkistan coğrafyasındaki derinliğini de işin içine katarsak, bu yapay sınırların neden çizildiğini anlamamız zor olmayacaktır.
Türkistan coğrafyası, şimdiki Rusya-Çin-İran açısından da büyük anlam taşımaktadır. Rusya bu coğrafyanın hayatında hep var olmak için tüm siyasi süreçleri kendi kontrolünde gelişmesini benimsedi.
Tabii coğrafyanın suni yapılanması karşısında en büyük temel dayanak tabii derinlikleridir. Türkistan'ın Türkiye ile bağını bu anlamda değerlendirmek gerekmektedir.
Rusya, son Tacikistan-Kırgızistan sınırında çıkan çatışmada hakem olmaya kalkması ise yapay sınırların esas gayesi olarak anlaşılmalıdır. Lakin burada sadece Rusya faktörü üzerinden okuma yapamayız. Çin çok çok daha anlam taşımaya başladı. Uzun zamandır o coğrafyada verimli toprakların alınması süreci söz konusudur. Özellikle su kaynakları hayati anlam taşımaktadır. Ve bu kışkırtmaların sükunetle sonuçlanması başında Orta Asya'nın kendi geleceği açısından ehemmiyet taşıyor.
Özbekistan Başkanın devreye girmesi ve bu çatışmanın sükunetle sonuçlanmasına giden yolun belirlenmesi, kendi içinde 3. Devletlerin devreye girmeden halledilmesi açısından hayati idi.
Tabii ki burada Türkiye'nin tutumu belirleyicidir. Lakin sorunun içindeki aktörlerle çözülmesi kalıcı ve uzun vadeli siyaset inşası için anlam taşıyordu.
Rusya ve Çin'in dostlukları kadar, rekabetlerinin de olduğu kimseye sır değildir. Ve küresel ittifak açısından olaya bakarsak, Çin hangi cephede olduğunu giderek daha net anlıyoruz. Yani Rusya ile rekabetlerinin derinleşeceğini şimdiden görmek zor değil.
Çin kendi sınırlarına yakın olan Türkistan coğrafyasının içine genişlemeyi başından itibaren planlamış. Rusya zaten coğrafyanın esas aktörü. Ve bu devletler üzerindeki etkisi derindir. İster toplumlar üzerindeki etkisi, isterse de devletlerin yapılarındaki etkisi açıktır.
Tacikistan konusuna bakıldığında ise esas kaşınmak istenen şeyin etnik kimlik üzerinden olduğunu da göz ardı etmemeliyiz.
Meseleye etnik kimlikler üzerinden bakılırsa, Türkistan açısından büyük felaketin temeli atılmış olur. Oysa coğrafyanın temel çimentosu, kardeşlik bağını pekiştiren kültürel, tarihi ve dini değerler sistemi kurtarıcı önemli anahtardır. Tacikistan'la Orta Asya'nın tümü ile kardeşlik bağını derinleştirmek, büyük oyunun bozulması için de panzehirdir.
Türkiye olarak Orta Asya'ya büyük Türkistan coğrafyası kapsamında bakılması elzemdir. Özbekistan'ın buradaki tarihi misyonunu güçlendirecek adımların atılması ise dışarıdan çözme heveslilerin devreye girmesini engelleyecek nitelik taşımaktadır. Türkistan'ın temel değerleri ve aksakallık sistemi, tüm sorunların aşılmasına yardım edecek içeriğe sahiptir. Orta Asya'nın istikrarı sadece Türkistan'la sınırlı mesele değil. Türk İslam coğrafyası açısından da hayatidir. Oradaki kardeşlik bağının derinleştirilmesi, etnik kimlikler üzerinden kriz hayal edenler için derin engel oluşturur. O sebepten istikrardan yana olanlarla istikrar bozanları iyi gözlemleyelim.