Türkiye için ciddi önem arz eden Orta Asya ve Kafkasya politikalarına, şimdiki jeostratejik gerçekler durumunu doğru okuyarak değerlendirmeniz, hayati anlam taşımakta. Zira bu coğrafyanın kaderiyle oynanılacağı sinyalleri gün yüzüne çıkmakta! Orta Asya’daki akrabalarla ilişkiler, ciddi politik değişiklikler perspektifi ile analiz edilmeli. Rusya ve İran faktörünün, giderek farklı içerik kazandığını, Rusya’nın özellikle bu coğrafyanın yeniden kendi şemsiyesi altında görmek istemesi de, daha da net gözükmektedir. Rusya’nın; Kafkasya’da, Ermenistan’la kurduğu ortaklık haberleri, sıradan içi boş bir vaka değildir. Anlaşılan şu ki; 1. Dünya Savaşı sonrası durum, yeniden tekrarlanacak nitelikte. Ayrıca Ukrayna’daki kıpırdamalar Saakaşvili’nin Odessa Valiliği’nden istifa etmesi ve yolsuzluk suçlaması ile Poraşenko’yu hedef alması, Kiev’de mücadelenin devam edeceğini ifade etmesi, ileride yeni çatışmanın sinyali olarak okunmalı. ABD, Rusya ile savaş ortamını pek arzu etmekte. Gerçi Trump’la birlikte bu durumun değişme olasılığı da yüksek. Acaba ABD; Rusya ile savaşmayı ve bu savaşı Ukrayna üzerinden devam ettirmek isteyecek mi?
Avrupa Birliği ülkelerinin, özellikle Almanya ve Fransa’nın, Rusya ile karşılaşmak istemediği bir gerçektir. ABD, yaptırımlar konusunda bu ülkelere fazla baskı yapamadığını ve Poraşenko’nun Rusya ile çatışmak istemediğini ve pek hoşnut olmadığı da ortada! Peki Saakaşvili’nin, Ukrayna’nın başkentine Avusturya seçimlerinden bir kaç gün önce gitmesi, acaba atılan bu adımın Clinton’ın kazanacağından eminliği ile ilgili mi olup olmadığını Kiev’deki yeni siyasi ortamla anlayacağız.
Trump’ın kazanması bazı hesapları suya düşürdüğü gibi, bazı hesapların da başından yapıldığı ihtimalini güçlendirmekte. Şimdi böyle bir durumda, yani Trump’la birlikte Rusya ile anlaşmaya gayret eden yeni siyasi ortam oluşursa, Orta Asya ve Kafkasya’da Rusya sancağına yeni çığır açılacağı yorumları ürkütmekte!
Zaten Rusya’daki siyasi elitin, her ortamda “Kafkasya ve Orta Asya geri gelmeli” söylemlerini artırması, boşuna sesler olmadığı anlamına gelmeli. Gürcistan konusunda tedirgin sinyaller duyulmaktadır. Kafkasya’da fiili Rusya gerçeği pekişirse, ileride “yeni dertlerle boğuşacağımız” anlamı kazanır.
Türkiye; Orta Asya ve Kafkasya meselesine, bu refleksleri gözümüzde bulundurarak yeniden tanımlamalı. Türkiye’nin 90’ların başında keşfettiği bu coğrafyadaki taşlar bayağı yerinden oynadı. Coğrafya’daki siyasi aktörler, Rusya, ABD ve İran’ın coğrafya üzerinde oynadığı toplumsal dinamikleri yeniden okumak şart oldu.
Coğrafyayı, ısrarla farklı jeostratejik ortama kaydırma gayretini görmek ve buna göre hareket etmek hayalidir.