Ülke acı günler yaşarken futbolcunun bunu ıskalaması olanaksızdı. Etkisinde kaldılar, konsantrasyonları zedelendi. Büyük amaçları attıkları gollere bile sevinç gösterisi yapmadılar!
G.Birliği ununu eleyip asmıştı. Beşiktaş’ın maçı kazanmak gibi zorunlu bir hedefi vardı. Vardı ama...
Ulusun acısına en hızla konsantre olan Beşiktaş yönetimiydi. Sıcağı sıcağına maçın gelirini Soma kazazedelerine göndereceklerini açıkladılar. Taraftar bu yolla ulusal bir acıya destek olabilirdi. Ama o amaca hizmet coşkusunu gösterip tribünleri doldurmadılar! Beşiktaşlıyı gene de yardıma duyarsız gibi algılamadım. Takımlarının onlara bir umut bırakmayarak taraftarı buna itemediğini düşündüm. Veli’nin maç için ısınırken sakatlanması Beşiktaş’ın en güçlü, en alışılmış, en dayanıklı silahını yitirmesine yol açtı. Biliç bunun etkisinde oyuncularının görevlerini değiştirdi. Oğuzhan Veli’nin, Olcay Oğuzhan’ın ve ilk 11’de olmayan Kerim Olcay’ın görevlerini devraldı. Kerim eline geçen bu ilk 11 fırsatından kendine bir avantaj üretemedi.
Onun neden çoğu maçta kenarda bile oturtulmadığını iyice anladık. Verimde en yüksek durumda olan Motta idi. Kiralık geldiği Beşiktaş’ta son maçını oynarken, kendini işine verişi ile ‘beni bırakmayın’ mesajı gönderdi yöneticilere.
Veli’nin devre dışı kalışı, Oğuzhan’ı oyunun iki yönünü oynamasını gerektiren bir göreve itti. Ama onda bu ağır yükü omuzlayacak fizik güç yoktu. Jones da, Oğuzhan gibi futbolun değerlerini taşısa da ihtiyaç duyduğu fiziksel değerlere sahip değildi. Bunun BJK’a faturası hızlı ataklar yemek oldu. Almeida’nın kafa golünde Motta’nın topu kazanıp ona atışı alkışa değerdi. Almeida’nın gol atmasına nerede ise şaşırdık! Portekizli bundan sonraki iki fırsatta ve bir penaltıda çok kötü vuruşlarla goller kaçırdı. Maçtan ayrılıp sezonun tümüne bakar isek, ortalama dünkü sıradan futbolu oynayan Beşiktaş’a lig üçüncülüğü iyidir.