Önümüzdeki günlerde AK Parti’yi zayıflatacak bazı operasyonlar yapılacağını yazmıştım. Şimdi bu sürecin neresinde olduğumuzu ve önümüzdeki günlerde neler yapılacağını tahmin edelim ve hangi önlemlerle operasyonların etkisiz bırakılabileceğini düşünelim.
AK Parti’nin İslama karşı saygılı davranmasına rakip olması için Cemaati güçlendirdiler. Dinsel yakınlığın ve saygının siyasette kullanılması beklenmezdi ancak cemaatin dini etkisini bir kılıf gibi kullanıp siyasi hedeflerine ulaşmak isteyenler cemaati bir örtü yapıp altına saklandılar. Bir yandan parasal destek sağlarken diğer yandan dünya ölçeğinde etkisini artırmak için örgütlenmesine yardımcı oldular. Sızma operasyonlarında bir örgütü kontrol etmek isteyenler başlangıçta örnek birer üye olurlar. Bu nedenle sistemi anlamak için yukarıdan aşağı bakmak, erişilmek istenen hedeflerin kimin işine yarayacağını tespit etmek gerekir.
***
Türkiye’nin gelişmesini, dünya ölçeğinde bir güç olmasını istemeyenler önce Kürt sorununun çözülmesinden rahatsız oldular. Bu bir soy davası değildi ancak gelişmelerden rahatsız olan devletler, Türkiye’nin bu sorunu çözerek Irak’la ve özellikle Kuzey Irak’la birbirine çok yaklaşması halinde enerji problemini de çözeceğini düşünmüşler ve önümüzdeki günlerde ciddi bir güç haline gelmesini kendi çıkarlarına uygun görmemişlerdir. Uzun vadede dünyada diğer enerji kaynakları, özellikle hava kirliliği yapmayanlar için yeni metotlar bulunsa bile bu süreç esnasında dünya yeniden şekillenecektir. İfade edilen haliyle din siyasetin dışındayken ve insanların bireysel huzuru için bir inanç oluştururken, şimdi özellikle islam dini; operasyonlarda kullanılmaya başlandı. Bu güçlere göre Ortadoğu hem müslümandı hem de enerji deposuydu. Rekabeti sadece savaşla çözmek yetmemiş, onun yerine kitlesel inanç ve ideolojiler kullanılmaya başlanmıştır. Her ülke bir istihbarat örgütü kurarak kendisini savunmak istemiş ama bunu icat eden ülkeler bu servisleri bile kendi çıkarları için kullanmışlardır. Çünkü bu servisler arkadaki gücü değil halkın eğilimlerini izlemişlerdir ve dünya çapında değerlendirme yerine bireysel eğilimleri izlemişlerdir. Mesela; din siyasette kullanılınca bunun arkasındaki gücü ve izledikleri politikayı tespit yerine kişiler değerlendirilmiştir. Bu hareketlerin liderleri ulaşılmak istenen hedefi hiç bilmeyebilir ve olayı kendi inancına göre değerlendirebilir. Yapılması gereken hareketi karşı taraf aleyhine çevirmektir. Şöyle bir örnek verebiliriz: Gülen Hoca ülke dışına çıkarılırken bir yazı yazdım. Adı “Av Partisi “ idi, yöneticiler ava giderken hizmetkarları avları yöneticilerin önüne göndermek için gürültü çıkarırlardı. Bir dini lideri yabancı ülkeye göndermek buna benzerdi ve bunu planlayan güç ABD’ye yakındı. Yurt dışına çıkmak zorunda bırakılan bu kişileri bulundukları ülkenin çıkarları için, kendi ülkesi aleyhine tavır almaya teşvik etmezler, aksine ülkesi için gayret ediyor mesajı verirler. Yani dünya çapında mücadelede vatandaşlarınız karşı tarafın çıkarlarına karşı olamıyorsa bunun sebebi mensubu olduğu devletin tek ve becerikli olmamasıdır.
Bugün mücadele bir kişiyi uzaklaştırmak için değil bir siyasi tavrı engellemek içindir. Bizim hatamız olayları analiz etmek yerine inanç ve ve ideolojilerle değerlendirmemizdir. Her nedense bu çabalarda kazananların kahraman, kaybedenlerin güçsüz olduğunu düşünür ve kendimizin sorumlu olacağını aklımızdan geçirmeyiz.