Eğitim dünyası uzunca bir süreden bu yana hem akademik başarıya giden yolun hem de yetişkinlikte mutlu, üretken ve huzurlu bir hayatın temelinde çocuklukta yapılan sanat aktiviteleri ve hobilerin yattığını kabul ediyor. Bu nedenle çocukları sanatla iç içe, haşır neşir eden programlarda artış yaşanıyor. Bazı eğitim kurumları da bu alandaki çalışmalarıyla, imza attıklarız ‘ilk’lerle sadece kendi öğrencilerine değil, tüm çocuklara açık aktiviteleriyle öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nın işbirliğiyle açılan İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Beylerbeyi Kampüsü’nde açılan mini konservatuvardan bahsediyorum. 5-12 yaş arasındaki çocuklara müzik eğitimi verilmesi, sadece entelektüel zeka (IQ) değil, duygusal zekayı (EQ) da geliştiriyor. IQ alanında yapılan araştırmalar gösteriyor ki entelektüel zekası gelişmiş olanlar akademik hayatta bir adım önde olsa da, gerçek hayatta EQ’su yüksek olanlar daha başarılı ve mutlu. Bu bilgiyi cebimize koyalım ve gelin İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Özeren’ den, böyle bir mini konservatuvarı hayata geçirme nedenlerini dinleyelim.
“Atalarımız demiş; ağaç yaşken eğilir. Biz de çocuklarımıza daha ilk yaşlarından itibaren doğru bir müzik eğitimi vermeyi amaçlıyoruz. Çocuklar kariyerlerinde mühendisliği, doktorluğu ya da başka bir mesleği seçse bile burada aldıkları temel sanat ve müzik eğitiminin onlara büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Eğer müzik alanında kariyer yapmak isterlerse de zaten doğru bir noktadan başlamış olacaklar. İTÜ, 250’nci yaşına yaklaşan bir eğitim kurumu. Onun tecrübesinden bilgi birikiminden yararlanarak sosyal sorumluluk projesi olarak ele aldığımız mini konservatuvarı hayata geçirdik. Bu projeye çok inanıyoruz.”
İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Genel Müdürü Cenker İlhan Polat da “Bilim dünyasına baktığımızda ses getirmiş büyük isimlerin sanatla ilgilendiğini görüyoruz. Burada eğitim alan çocukların birçoğu belki bilim insanı olacak ama müzik eğitimi onların duygusal zekaları ve iletişim açısından çok daha verimli bireyler olmalarını sağlayacak” diyor.
AMAÇ DOST EDİNMEK
Mini konservatuvar, cumartesi günleri bir saat çalgı, bir saat de ses eğitimi verecek. Sadece Batı değil, Türk müziğinin enstrümanları da öğretilecek, Hint, İran müziği de. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Öğretim Görevlisi, Mini Konservatuar Koordinatörü Doç. Dr. Atilla Coşkun Toksoy, çocuklara kazandırmak istedikleri edinimleri anlatırken aslında son noktayı da koyuyor: “5-6 yaşlarda, müzik, hareket ve dans eğitimi olarak kısaca anlatabileceğimiz Orff eğitimi veriyoruz. Çocuklarımız okuma yazmayı öğrenince de çalgıya yönlendiriyoruz. Çocuklarımızı en doğru şekilde, onların yaş özelliklerine uygun olarak iyi hazırlanmış programlarla profesyonel ve pedagojik bilgisi yüksek düzeyde öğreticilerle bir çalgıyla tanıştırmak ve en önemlisi bunu sürekli hale getirmek istiyoruz. Aslında bizim mottomuz şu; mezun ettiğimiz çocuklar evlerinden ayrılıp hayata atılırlarken çeyizlerinde bir gitar, piyano, bir çalgı olması, hayata onları öyle gönderebilmek, bir dost edindirebilmek.”
Sohbetin sonuna doğru Serhat Özeren, başka kentlerde kendi okullarının olmadığı yerlerde bile mini konservatuarlar açmayı hedeflediklerini söylüyor. Sonra hep beraber (Kerem ve Elvan’ı da götürmüştüm bu söyleşiye) konservatuar eğitimi verilen sınıfa geçiyoruz. Herkesin ne kadar eğlendiği fotoğraftan da belli değil mi?