Eskiden beri, aşağıda mücadele eden takımların yaptığı belli... Gelecek için alınacak puanların hesabının, futbola nasıl etki ettiği biliniyor. Bu nedenle iyi oynuyormuş, kötü oynuyormuş, onlar için bir şey değişmiyor. İşte bunların hiçbirinden bugüne kadar haberi olmayan Trabzonspor camiası, gerçekle yüz yüze kalınca, yapılanların ne kadar doğru olduğunu anlayıp acil önlemler alınması gerektiğini hissetti. Ve kendini koruma altına almanın gerçek olacağı hesabıyla, Mersin İdmanyurdu maçına çıktı. Orta sahayı kalabalık tutup, Olcan ve Henrique ile hücum etmeye; Mersin İdmanyurdu’nun ataklarını da orta sahada karşılayıp; kalesinde pozisyon görmemek için, alanları kalabalık tutmaya çalıştı. Bunda da nispeten başarılı oldu.
Daha 35. dakikada Henrique’nin attığı gollle öne geçince, Trabzonspor daha da morallendi ve pozisyon vermeden yarıyı bitirdi.
Futbol, ikinci yarıda da aynı düzeydeydi. Her iki takım da mücadeleci, istekli ve ikili pozisyonlarda topu kapma çabasındaydı. Ayrıca; neticenin futboldan daha önemli olması sebebiyle, gerginlik had safhadaydı. O yüzden, göze hoş gelen bir futbol olduğu söylenemez.
Mustafa ve Celutska, önde Zokora ile uyum içerisinde olunca, Trabzonspor olumlu işler yaptı.
Sapara ve Colman orta sahada, Henrique de ileride iyi mücadele etti.
Aslına bakarsanız, kimin ne yaptığı çok da önemli değil. Trabzonspor’un bulunduğu yerin ona yakışmadığının bilincinde olan futbolcular, 90 dakika boyunca mücadele ettiler ve sonra ‘Ne çıkarsa bahtımıza’ dediler.
Ortam o kadar gergin ki, bazı şeyleri görmemezlikten gelmek durumundayım. Şu an için Trabzonspor’a yararlı olacak şöyle bir şey söyleyebilirim: Belki Tolunay’ın pozisyonu buna müsait değil ama, her hafta ayrı onbirle sahaya çıkmanın takımlar için çok olumlu olmadığı ortada.
Bu maçta alınan galibiyet, ileriki haftalarda Trabzonspor’a daha da iyi oyun oynatacaktır.
Trabzonspor takımı sahada bu mücadeleyi veriyorken, başkanı da dahil camia içerisinde hiç kimsenin kongre ile ilgili ağzını açmaması lazım.