Kaşıkçı yaşasaydı eminim Suudiler bugünkü kadar korkmazdı. Onu ortadan kaldırarak kurtulmak istediler ama kadere bakınız ki ölüsü dirisinden daha etkili çıktı.
Bir Kaşıkçı susturuldu ama binlercesi konuşur hale geldi.
Kaşıkçı’dan kurtulmak istediler ama asıl öldürünce ona yakalandılar!
***
Oysa Türkiye asıl faillerin tespit edilmesinin yolunu açarak sorumluluğun Suudi devletinin üstünde kalmasını önleyecek bir yol izledi.
Türkiye diplomatik nezaketi elden bırakmadı. Hatta Suudi kralını aklayarak asıl faillerin açıklanmasını istedi.
Suudi tarafı bu diplomatik nezaketi anlamamakta ısrar etti ve cinayetin sorumluluğu Suudi devletinin üstüne kaldı.
Buna rağmen Türkiye iki ülke arasındaki ilişkilere halel gelmemesi için hâlâ aynı nezaketi sürdürüyor.
Fakat cinayet Türkiye topraklarında işlendiği için de peşini bırakmıyor.
Bir taraftan Türk yargısı failleri gıyabında yargılamayı sürdürürken diğer taraftan cinayetin uluslararası platforma taşınmasının gereğine vurgu yapıldı/yapılıyor.
***
Nitekim BM harekete geçti ve İngiliz avukat Helena Kennedy ve Dünya Adli Tıp Akademisi Eski Başkanı Müdürü Prof. Dr. DuarteNuno Vieira ve BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard’dan oluşan bir heyeti Kaşıkçı cinayetini tahkik etmek üzere Türkiye’ye gönderdi.
Türkiye en üst düzeyde ilgi göstererek heyete önem verdi. Dışişleri ve Adalet bakanları heyeti kabul etti.
İstanbul Başsavcılığı heyete 4 saat konuyla ilgili bilgi verdi.
***
Heyet, AK Parti Genel Merkezinde Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay ile de görüştü.
Heyet diğer taraftan Kaşıkçı’nın nişanlısı ile Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türk-Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı ve Dernek Genel Koordinatörü Fatih Öke ile “Diplomatik Vahşet” kitabını yazanFerhat Ünlü ve Abdurrahman Şimşek ile de ayrı ayrı görüştü.
***
BM Heyeti bu bağlamda Ankara’daki Suudi büyükelçisini ve İstanbul’daki cinayet mahalli olan Suud Konsolosluğu’nu ziyaret talebinde bulundu.
Lakin gelin görün ki Suudi tarafı bu talebe hâlâ cevap vermiş değil. Konsolosluğu haber ajanslarına açanlar BM heyetine açmaktan çekiniyorlar!
Suudiler adına konuşanlar da BM heyetini önemsemediklerini ifade ederek kıvırmaya çalışıyorlar.
Oysa heyet rapor yazmak için birkaç soru soracaklar hepsi o kadar.
Tabii Suudiler Türkiye’nin yönelttiği üç basit soruya cevap veremedikleri için BM heyetini aşağılayıp duracaklar.
***
Suudiler Kaşıkçı’yı öldürdüklerini ve cesedi yerli bir işbirlikçiye verdiklerini itiraf edince Türkiye gayet basit üç soru sordu. Öldürme emrini veren kimdir? Kaşıkçı’nın naaşı nerededir ve yerli işbirlikçi kimdir? 4 aydır cevap yok!
Hadi diyelim ki öldürme talimatını vereni koruyorlar. Tamam da maktulün naaşının yerini niye söylemiyorlar? Yerli işbirlikçiyi neden açıklamıyorlar?
***
Bence vakit hâlâ geçmiş değil. Petrodalarlarla meselenin üstünü örtmeye ve unutturmaya çalışan Suudi devleti sorulara cevap vererek bu cinayetin sorumluluğundan kurtulabilir.
Maalesef o esnekliği göremiyoruz.
Oysa devletlerinin itibarı bu cinayetten sonra kamuoyu nezdinden sıfırı tüketmiş görünüyor!
Heyet Mayıs ayında raporu İnsan Hakları Konseyi’ne sunacak. Orada sümen altı edilmez ise BM Genel Kurulu’na gider, oradan da Güvenlik konseyine gönderilebilir.
Bunun anlamı Suudi devleti sürekli kan kaybedecek demektir.
Yani Kaşıkçının ölüsü Suudileri, dirisinden daha fazla meşgul edecek demektir.
Devlet olmak kolay değil, hele âdil olmak hiç kolay değil.