GEÇEN hafta, Buenos Aires’te turistlerin yavru bir yunusla selfi çekme uğruna, zavallı hayvanı öldürmeleri herkesi şok etti. İşin ilginç yanı zavallı hayvan öldükten sonra bir takım ruh hastalarının fotoğraf çektirmeye devam etmeleri ve işleri bitince de hiçbir şey olmamış gibi eğlenmeleri. Bence daha da ilginç olan bu insan müsveddelerine çevreden kimsenin ses çıkarmaması. Ben de şu ara pek moda olan selfi nedir,ruh sağlığıyla alakası nedir, bir araştırayım dedim ve oldukça enteresan bilgiler buldum.
Özellikle ünlüler yoluyla yaygınlaştırılan selfi çekmek, 2000 sonrası doğumlular arasında çok yaygın. Amerika’da bu yaş grubunda selfi çekme oranı yüzde 95. 16-25 yaş arası grup, özellikle kızlar hafta da 5 saat selfi çekmeye ayırıyorlar ve yaşamları boyunca ortalama 25.000 fotoğraf paylaşıyorlar. Dünyada bir günde çekilen selfi sayısı da 93 milyon olarak hesaplanmış. Bizler gibi, 25 yaşına kadar toplam 20 fotoğrafı olanın şanslı olduğu bir nesil için oldukça şaşırtıcı rakamlar.
Her ne kadar her selfi çeken ve paylaşan kişi de olmasa da, selfi çeken insanlar da narsistik kişilik özellikleri belirgin bir şekil de mevcut. Narsistik kişilik kısaca, kendini aşırı beğenme ve diğerlerinden üstün görme olarak tariflenebilir. Özellikle selfici erkekler de narsistik kişilik çok daha yaygın olarak tespit edilmiş. Öyle ki Ohio state üniversitesinin yaptığı bir çalışma da selfi bağımlısı erkeklerin psikopatlarla benzer özellikler taşıdığı iddia edilmiş. Kişisel olarak bu görüşe pek katılmıyorum, bizim de özenle çekilmiş selfilerimiz mevcut tabi.
Diğer bir enteresanlık da selfi çekerken meydana gelen ölümler. 2014-2016 yılları arası dünyada toplam 49 selfi nedenli ölüm bildirilmiş. Bunun büyük bir çoğunluğu da tahmin edileceği üzere 21 yaş civarı genç erkekler. Burada sorun selfinin kendisi değil, sorun en havalı fotoğrafı çekmek için her türlü tehlikeyi göze alan, testesteron düzeyi tavan yapmış genç arkadaşlar da.
Netice de, sosyal medyası ile selfisi ile bambaşka bir toplum, bambaşka değerler topluluğu ile karşı karşıyayız. Elbette her dönüşüm beraberin de bir takım komplikasyonlara da sebep oluyor. Umarım insanlık değerlerimizi fazla yitirmeden, teknoloji ile arada bir ortak nokta bulunur ve bir daha böyle üzücü olaylarla karşılaşmayız. İyi pazarlar!