Önce Danimarka-Portekiz maçı: Almanya karşısında toplam 12 gol girişimi üretebilmişti Portekiz. Bu kez sadece 1. yarıda bu sayıya erişmeyi başardı. Bunların yarısının duran toptan olduğu düşünülürse, Portekiz’in hücum üretkenliği açısından hala kimi sorunlar yaşadığını söyleyebiliriz. Hatlarını birbirine yakın tutan ve disiplinini kaybetmeyen Danimarka her an maça tutunacak yapıda. Devre sonuna doğru bulduğu gol de bunun kanıtı.
Portekiz 2. yarı yeniden 2 farkı arayacağına tempoyu düşürmeyi yeğleyince, maçın kalitesi de gol girişimi sayısı da azaldı. Bunun ne kadar akılcı bir tercih olduğu da tartışılır. Az kalsın bu tercihin bedelini ağır biçimde ödeyecekti Portekiz. Beraberlik golünü yediği dk. 80’e kadar sadece 5 gol girişimi üretmiş, kalesinde de bir o kadarını görmüştü, mesele orada. 3 puanı sadece kadro kalitesinin yarattığı farkla almayı başardı. “Tatilden gelip kupa alma potansiyeli” olan (Unutulmaz 1992!) Danimarka bize Laudrup kardeşleri özletiyor kuşkusuz, ama MortenOlsen ve mütevazı kadrosu da her koşulda alkışı hak ediyor.
Gelelim gecenin asıl maçına: 2010 Dünya Kupası’nda onca hücum silahına karşın “gereksizce tedbirli” bir oyun anlayışıyla finale kadar uzanan Hollanda’nın, en azından bu maç çehre değiştirmesini bekliyordum. Portekiz karşısındaki Almanya’nın, eski halini aratır görüntüsünü ise çok eleştirilen Podolski’ye ve Klose’nin yerini tam dolduramayan Gomez’e değil, bence bu oyun yapısında çok önemli bir yer tutan Schweinsteiger ve T. Müller’in gereken etkinlikte olmayışına bağlamıştım.
Müller’in içeriye girişleri ve Schweinsteiger’inofansa katkısı önemli. Nitekim Almanya’nın ilk golü de böyle geldi.Löw’le birlikte “klasik akılcılığı”yla”pozitif futbol”u birleştiren bir Almanya var. Bu takımı izlemek büyük zevk veriyor. Hollanda’nın istekli oluşu da işe yaramadıilk yarı. 2. yarı ise farkın bire inmesini sağladı sadece, maçın son bölümü keyifli geçti. Aslında neyin işe yarayacağı da belli değil. Hatırladığım, en son Dünya Kupası yarı finalinde Müller’in cezalı olması İspanya’nın işine yaramıştı. Son olarak: Mahcup oldum, Gomez’le ilgili söylediğim lafı geri alıyorum.