Tam adıyla ‘2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’ için yeni Arjantin’in başkentine geldiğimizde ulusal medyanın İstanbul’u şanslı aday olarak gösterdiğini öğrenmek bizi sevindirdi. Hem olimpiyat adaylığı çok zor bir süreç, hem de rakipler dişli: Madrid ve Tokyo...
İki kent de çok istekli, hükümetleri de tam destek veriyor.
Tesis, konaklama, ulaşım altyapısı avantajları var; spora ilgi yüksek. Ancak, ekonomik krizde olması nedeniyle İspanya’nın yeni yatırımları yapamayacağı endişesi giderilmiş değil.
Japonya’nın en önemli dezavantajları nüfusunun yaşlı olması, gençlerin spora ilgisizliği; Avrupa ve Amerika ile saat farkı yüzünden izlenme oranlarının düşük olabileceği endişesi...
Tesisleşme ve altyapı konusunda İstanbul henüz hazır olmasa da, bunları 2020’ye kadar yapabileceği güvencesini vermiş durumda. Bunda son iki yılda art arda yapılan Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, Kısa Kulvar Yüzme, Tenis ve Satranç şampiyonalarının, Trabzon’daki Avrupa Gençlik Olimpiyatları ve Mersin’deki Akdeniz Olimpiyatları’nın etkisi büyük.
Türkiye’nin üçüncü havalimanı, üçüncü boğaz köprüsü, kanal İstanbul, körfez geçişi ve İzmir otoyolu gibi dev projeleri başlatmış olması; istikrarlı ve düzenli büyüyen ekonomisi büyük avantaj sağlıyor.
Uluslararası organizasyonları bilenler olimpiyatların hangi kente verileceği konusunda da spordan çok siyasetin etkili olduğunu söylüyorlar. En çok da Eurovision benzetmesi yapılıyor.
Madrid bu siyasi şansını sonuna kadar kullanıyor örneğin. Arjantin’in İspanyolca konuşuyor olması bir avantaj ve Madrid sunumunu bizzat Kral Carlos yapacak. Kral aynı zamanda Avrupa’daki kraliyetlerle olan akrabalık bağının etkisini de kullanmak istiyor.
Japonya ise dev uluslararası şirketlerini seferber etmiş. Özellikle Afrika’da sponsorluklar ve milyar dolarlık yatırımlarla birçok ülkenin oyunu almaya çabalıyor. Bunu bir ölçüde başardığı da konuşuluyor. Ancak Japonya’nın en önemli handikapı Çin ve Kore başta olmak üzere Asya’daki oylarının zayıflığı.
Burada oylamaya 2 gün kala yapılan hesap şu:
Başkan ve aday ülke temsilcilerinin katılamadığı oylamada Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin 107 üyesinden 97’si oy kullanacak. İlk tur bugün yerel saatle 15:00’te, final oylaması ise 17:00’de... İlk turda Madrid’in eleneceği, İstanbul’un 35-37 oyla Tokyo ile birlikte ikinci tura kalacağı konuşuluyor. Bu yorumun arkasından da bizi umutlandıran şu ifade geliyor: “Türkiye genç nüfusu, ekonomik dinamizmi, saat dilimi olarak Avrupa ve Asya’nın ortasında yer alması avantajlarıyla Japonya’nın önünde ipi göğüsler. İspanya’ya giden oylar Türkiye’ye yönelir.”
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, kaldığımız otelin lobisinde sohbet ederken, Türkiye’nin final sunumunu Başbakan Erdoğan’ın yapacağını hatırlattı. Ve son durumu özetledi:
“Rakiplerimizin bizden daha üst düzey bir kampanyası olmadı. İki yıldır ev sahibi olduğumuz dev spor organizasyonları, büyüyen ve güçlenen Türkiye’nin vizyonu ve Başbakanımızın büyük desteği en önemli avantajlarımız. İlk kez bu kadar yaklaştık.”
“Olimpiyatın ekonomisini sarsmayacağı tek ülke biziz. Çünkü zaten bu yatırımları yapacaktık. İstanbul 15 milyonluk bir kent ve yarısı genç. Bu tesislere zaten ihtiyacı var.”
“Suriye güvenlik kaygısı yaratmıyor. Hem bin km uzak, hem 7 yıl sonrasını konuşuyoruz. Aksine, İstanbul’a verilen olimpiyat bölgeye de dönüştürücü etki yapar. İlk defa halkı Müslüman bir ülkeye verilmiş olacak.”
“Güvenlik endişesi asıl Londra Olimpiyatları’nda had safhadaydı. Kamuflajlı askeri birlikler sağladı güvenliği, hatırlayın.”
“Gezi olayı negatif faktörlerden biridir, alamazsak nedeni budur demem.”
“Olimpiyat heyetini eleştirmek haksızlık. Türkiye’den gelenlerin sayısı 600 değil 200’ü bile bulmuyor. Özel uçakla değil tarifeli THY uçağıyla geldik. 200 kişinin 60’ı genç sporcular. 50’si destekçi işadamı ve kendi paralarıyla geldiler. Diğerleri de resmi heyet, spor adamları ve gazeteciler. İspanya 600’e yakın, Japonya bine yakın kişiyle geldi.”
Olimpiyat için nefeslerin tutulduğu bu şehirde farklı bir buenos aires (güzel hava) almak ancak Borges Müzesi’nde mümkün, bunu da önemle not edelim.