İran’la ilgili yazmaya devam ediyorum, öğretici ve hayli eğlenceli oluyor. İran Dışişleri Bakanı Salihi, Esad’dan sonra, Mussolini’ye selam çakacak kadar ‘eski’ olan şu ‘bizim’ gazeteye bir mülakat vermiş. Çok ilginç bir söyleşi. Mesela İslam ‘devrimi’(!) yaptığınını sanan bir ülkenin Dışişleri Bakanı olan Salihi, ‘laik’ ve ‘modern’ olan ‘gazeteye’ ‘siyasi’ İslam’ı şikâyet ediyor . ‘Tehlikenin farkında mısız, siz Türkler, titreyin ve kendinize gelin, cihat, geliyor, cihat dibimizde’ Tabii bu şikâyet ‘laik ve ‘modern’ gazetemizin çok hoşuna gitmiş ve dün itibariyle ‘ Kemalist Türkiye’den faşist İtalya’ya selam’ tarihi manşetinden sonra -bence- ikinci tarihi manşetini patlatmış: ‘ Cihatçılar Dibimizde.’ İşte faşizm bunun için tehlikelidir, her kılığa girer. Kimi zaman-tarihi bir süreçte- kendisini bir dinin, inanışın, uygarlığın temsilcisi gibi gösterir, kimi zaman toplumcu, adil bir düzen kılığına girer. Ama bütün faşistler, yukarıdaki örnekte gördüğünüz gibi, yine bir tarihsel eşikte buluşur ve kol kola girer. Ben bir önceki yazımda İran diktatörlüğünün İslam’la alakası olmadığını söylemiştim; işte Salihi, Mussolini’ye selam çakan gazeteye İslam’ı şikâyet ederek beni doğrulamış oldu.
Şimdi İran ekonomisine bakalım. İran ekonomisi Salihi’nin anlattığı gibi başarılı mı; ambargo olmasa gerçekten gaza basıp gidecekler mi?
Bütün dünyada enflasyon gerilerken İran’da yüzde 60’lara varan bir enflasyon var şu sıralar, özellikle et fiyatları hızla yukarı çıkıyor. Tabii ki temel tüketim mallarındaki bu hızlı fiyat yükselişleri ABD kökenli ambargoya bağlanabilir. Dünya petrol rezervlerinin yüzde 10’nunu, doğalgaz rezervlerinin de yüzde 17’sini elinde bulunduran İran bu zenginliğini kullanamamaktadır. İran, net doğalgaz ithalatçısıdır. Ayrıca işlenmiş petrol ürünlerini de ithal etmek zorunda. Benzinin karneye bağlanması bu yüzden. İran’a uygulanan ambargonun ve İran’ın Hürmüz Boğazı tehditlerinin petrol fiyatlarını yukarı çıkaracağı beklentisi vardı, ama petrol fiyatları Nisan ayından bu yana yüzde 20’den fazla düştü. Çünkü Libya devrimi sonucu üretim başladı, Suudi Arabistan üretimi artırdı.
İran oligarşisi, bir zamanlar Sovyetlerin yaptığı yanlışı yapıyor. Elindeki kısıtlı zenginlikleri silahlanmaya-konvansiyonel ve nükleer- ayırıyor ve içe kapanıyor. Bu yüzden bugünlerde başta Türkiye olmak üzere birçok yatırımcı artık İran’dan çekilme kararı alıyor. Çünkü İran ekonomisi, İran devlet elitinin denetlediği Bonyad denilen vakıflar üzerinden yürüyor. Bonyadlar dışında başta Devrim Muhafızları’nın denetlediği Basij milislerinin ekonomik ağı var. Bu ağı Ahmedinecat tarafı denetliyor. Aslında devlet bile olmayan devlet içindeki oligarşik-piyasa dışı- yapıların denetiminde olan bu ekonomik ağlara bağlı olarak devlet, dışarıya dönük serbest ticari anlaşmaları imzalamıyor, yükümlülüğe girmiyor. Devlete dayanan bu iki piyasa dışı yapı, yasal bankacılık sistemini de çalıştırmıyor. Yine devletin denetlediği ve faize dayalı bir riba ekonomisini yayan, ticaret lisansını ellerinde bulunduran sarraflar hem yabancı yatırımcılarla hem de bu iki ekonomik ağ arasındaki parasal ilişkileri yürütüyorlar. Tabii ki bu oligarşik kanatlar birbirleriyle çatışıyorlar ve bu siyasete de yansıyor.
Riba’nın kaynağı bir ekonomi
Tıpkı Rusya’daki gibi, 1979’da, devrim sonrası, ülkenin tüm zenginliği-fabrikaları, madenleri- mollaların kontrolündeki vakıflara geçti. Rusya’da da eski KGB ajanları böyle bir yağma ile oligark oldular. Mesela şu an İran’ın en zengin ailesi Rafsancani ailesidir. İran’ın zengin bakır madenleri bu ailenin denetimindedir. Örneğin Humeyni’nin koruması olan ve en büyük vakıflardan birinin başında olan Muhsin Rafiqdost, Rafsancani’nin icazetinden geçerek Devrim Muhafızları Bakanı oluyor ve sonra inşaattan, ilaç sanayine kadar tüm stratejik sektörleri denetleyen, on milyarlarca dolar cirosu olan ağın başına geçiyor.
İran’da bu yapıların bulunduğu tekellere haraç vermeden piyasalara giremezsiniz. İran’ın bu ‘vakıflarının’ kayıt dışı servetinin, İran milli gelirini katladığı biliniyor. Çünkü piyasa dışı muafiyetleri ve dokunulmazlıkları var. Tıpkı bizim OYAK gibi. Tabii ki bu vakıfların başında bulunan molla oligarkların küresel fonlarda, küresel finans kapital içinde de milyarlarca dolar yatırımları var. Yani İran bugün kayıt dışı mali oligarşinin, faizin, ribanın kaynağı sayılacak bir ülkedir.
Şimdi soruyorum, bu yağma düzeninde, ambargo olmasa bile, enflasyon, işsizlik, yoksulluk olur mu olmaz mı, dini kendisine kalkan yapan molla oligarşisinin Şah oligarşisinden ne farkı var?