İsrail’in Gazze’ye yaptığı fütursuz saldırılar, birçok devleti cesaretlendirmiş olmalı. Baktılar ki İsrail’e kimsenin bir şey dediği yok, silahını kapan bir yerlere saldırıyor.
Yaklaşık bir hafta on gün içinde dünyanın farklı yerlerinde yaşanan çatışmalardan örnekler sıralandığında, dünyanın ne hale geldiğini anlamak zor olmaz.
İlk örneği Ermenistan’dan verebiliriz. Ermenistan’ın Azerbaycan sınırını ihlal etmesi sonucu çıkan çatışmalarda, üç gün içinde 12 Azeri, 20 de Ermeni askeri öldü. Sınırı tahrik eden Ermenistan olduğuna göre Azeri askerlerin görevlerini yaptığı söylenebilir. Bununla birlikte, savunma durumundaki bir ülke ordusunun bile ölü ve yaralı verdiği bir durum olduğuna dikkat çekmek gerekiyor.
Diğer örnek Çin’den. Çin’in Uygur özerk bölgesindeki Yarkant’ta çıkan çatışmalarda 96 kişi öldü, 215 kişi de tutuklandı. Çin’den yapılan resmi açıklamaya göre ölenlerin 37’si sivil, 59’u ise “ayrılıkçı terörist”.
“Ayrılıkçı terörist” yerine radikal İslami terörist olarak adlandırılan ve Libya’nın önemli bir bölümünü denetim altına alan militanların son bir kaç günde ortaya çıkan marifetleri de örnekler arasına alınabilir. Bingazi’de Libya ordusuna ait bir askeri üssü ele geçirdikten sonra burada 100’den fazla askeri öldürmüşler, cesetleri yavaş yavaş çıkarılıyor.
Suriye ve Irak’ta IŞİD ile savaşanların kaçı hayatını kaybetti, kaçının kafası kesildi, kaç kişi yerinden yurdundan oldu, tam sayılara ulaşmak kolay değil. Ama ölenlerin yüzlerle, yerini terk edenlerin binlerle ifade bulduğuna kuşku yok.
Çok değil daha bir hafta önce, Yemen’in Marap bölgesinde ordu ile kabileler arasında yaşanan çatışmalarda 6, Filipinler’de de yine ordu ile Ebu Seyyaf Birlikleri arasındaki çatışmalarda 9, Pakistan’ın Kuzey Veziristan bölgesinde ordu ile Taliban arasındaki çatışmalarda 13, Lübnan-Suriye sınırındaki askeri çatışmada 10, Nijerya’da Boko Haram ile yapılan mücadelede 14, Mali’de MNLA ile ordu arasında yaşanan çatışmalarda 39, Ukrayna’da 16, Hindistan’ın kuzey doğusunda ordu ile ayrılıkçı gruplar arasındaki çatışmalarda da 7 kişi öldü.
Listeyi uzatmak mümkün. Ancak Gazze’de 2 bine yakın kişi öldüğü düşünülürse, diğer örnekler önemsiz gibi gelebilir.
Manzara ortaçağ gibi. Haritalara bakıldığında her biri farklı renkle gösterilmiş ve BM’ye kayıtlı 193 ülke olduğu sanılır. Oysa durum böyle değil. Dünyanın pek çok yerinde insanların bir kısmı bir yerlerden ayrılmak, sistemi değiştirmek, kendisine yeni alanlar açmak derdinde. Bu durum sadece çatışmaların yaşandığı yerler için de geçerli değil. Birleşik Krallık AB’den, İskoçya Birleşik Krallık’tan, Belçika’da da Flamanlar Valonlar’dan ayrılmak istiyorlar.
Silah işinde olanlar için son derece verimli bir dönem, kazançları artıyordur. Bununla birlikte, söz konusu çatışmalara yukarıdan bakıldığında görülen bir başka durum daha olduğu söylenebilir. Hemen her çatışmada, çatışanların arkasında en az bir devlet var. Tek bir devlet olsa, belki zaten bu kadar çatışma olmayacak, Soğuk Savaş yıllarındaki gibi mücadeleler söz konusu olacak. Bu durum, esasen büyük güçlerin kendi aralarındaki rekabeti ne denli keskinleştirdiklerini gösteriyor. Doğrudan çatılmanın maliyeti çok yüksek olduğundan, devletleri kısmen dışarıda tutarak halk kitleleri üzerinden savaş tercih ediliyor.
Ancak, Ukrayna krizi ve en son Azerbaycan-Ermenistan çatışması giderek devletlerin de karşı karşıya gelebilecekleri bir döneme girildiğine işaret ediyor. Yeni bir Soğuk Savaş dileyecek hale gelmemenin yolu da, devlet otoritelerin yeniden güçlendirilmesinden geçiyor. İşte İsrail tam da bu konjonktürden yararlanıyor.