Mehmet Dalman,
Hüsnü Civelek,
Mustafa Çelik,
Neşat Akyazı,
Kürşat Akyazı,
İsmail Akyazı.
Bitmediler bir türlü. Akın akın, beşer onar öldüler..
Yusuf Sevgi,
Hasan Sevgi,
Ziya Kara,
Turgay Demirkaya,
Yetkin Kaynar.
Bitmediler bir türlü. Çoluk çocuk demeden öldüler.
Alaaddin Aygün,
Gökmen Karakullukçu,
Bülent Dönmez,
Kemal Yılmaz,
Faruk Genç,
Bünyamin Kahriman,
Serhat Kırkayak,
Mesut Keleş...
Sonları gelmedi bir türlü. Görele’de, Kızılcahamam’da, Çarşamba’da öldüler...
Aralık’ta, Nisan’da, Kasımlarda öldüler...
Saysan, sayarken, yazsan, yazarken yorulur insan.
Müesses Nizamı yıkmak için savaşan bir camianın,
Güçlüye karşı haklının mücadelesini verenlerin,
Paraya karşı emeğin savaşını veren bir ordunun,
Sistemin yeni kürtlerinin ve ahlaklı isyan dışında başka bir şey yapmamış bir kitlenin 45 yılda verdiği şehitlerinin adları bunlar..
Ve son olarak da Çarşamba günü Ankara’da oynanan ve TS’un yenilgisi ile sonuçlanan ZTK finalinde polisin anlamsız yere kullandığı biber gazının yiyip moral bozukluğu ve yanmış gözlerle yola çıkan Şerafettin Vanlıoğlu, Sefer Hasan Köse düştü toprağa.
Peşinde oldukları şey bir futbol takımı değildi. Bir ahlak mücadelesinde “hakikat” bayrağını göndere dikmeye yemin etmiş, ötekilerin mücadelesi idi onlarınki
Üzerine silahlar ile ölüm yağdırmadan da bir camia nasıl perişan edilir, nasıl kahredilir, nasıl yok edilir diye görmek isteyenler Trabzonspor, hak ve adalet peşinde şehir olanların isimlerine baksınlar.
Yazın bir kenara,
Lazım olur ilerde..
Bunca şehit vermiş, ötekileştirilmiş bir camianın düzenin yeni kürtleri olduğu şüphe götürmez bir gerçektir artık.
İlerde bir açılım da Trabzonspor’a yaparsanız işinize yarar belki...
30 yılda PKK terörünü bitiremeyen bir ülke, 25 yılda Trabzonspor gerçeğini nasıl bitirdiği masalını anlatır gelecek kuşaklarına.....