Konya’dan moral depolayarak dönen G.Saray, İzmir’de Türkiye Kupası’nda 3. Lig 3. Grup 9. sırada mücadele eden Balçova Yaşam ile karşılaştı. Gözüme ilk çarpan şey, canım Atatürk Stadı’nın o güzelim zemininin patates tarlasına dönmesi oldu. Yazıktır, günahtır zeminin bu hali... İzmir’e hiç yakışmıyor bu görüntü?
Maça gelince... Balçova zaten ne kategori olarak, ne ekonomik olarak G.Saray’la mücadele edecek seviyede değildi. Bu maçın Hamza hoca için ayrı bir önemi vardı. Artık ligin ilk yarısının sonuna yaklaşırken; gidecekler, kalacaklar ve farklı mevkilerde kimleri nasıl oynatacağı ile ilgili bilgi ve veri alabilmek bu tarz maçlar asıl hedefti. Nitekim sağ bekte Hamit’i, stoperde Veysel’i, sağ kanatta Tarık’ı, orta alanda Olcan’ı mevki değiştirip sahaya sürdü.
Bu tarz maçlarda ekstra enerji tüketimi sağlayan canlı yayın ve kendini gösterme duygusu, küçük ölçekli takımlarda doping etkisi yapıp oyuncuları motive edebiliyor. Balçova ilk golü kaliteli bir organizasyonla Melik’le buldu. İlk 20 dakikada G.Saray mevkileri değiştirildiği için, oyuncular adapte olmakta zorlandı. Benim kanaatim Hamit sağ bekte yapamaz, merkez stoperde Veysel çok sırıtmadı. Ancak Olcan merkez orta sahada oynayacak durumda değil. Olcan’ı ya kanat ya da santrfor arkası oynatmak daha yararlı olur. Nitekim Olcan forvet arkası oynayınca çok daha etkili oldu ve süper bir gole de imza attı. Yasin bu maçta sol tarafı çok etkili kullandı. Bruma’yı ise aradık.
Menajerinin Pandev’le ilgili ilginç bir tespiti vardı. “Pandev eski gücünde değil artık ikinci liglerde oynayabilir” diyordu. O Pandev 3 güzel gole imza attı. Pandev sırtı dönük oynayan, topu iyi saklayan ve kaliteli bileklere sahip üst düzey oynamış bir oyuncu. Ancak farklı kazanılan bu maç bizi kandırmasın, kesinlikle ölçü olamaz.
Maçta öne çıkan isimler; Pandev, Yasin ve Olcan Adın’dı.