Bilgileriniz ellerimizde artık sizin burada can güvenliğiniz yok. Bir daha okula gelecek olursanız okul yolunu mayınlı ve bombalı bulabilirsiniz. Olmadı okulları başınıza yıkarız. Şırnak’ı terk edin. Annenizin babanızın yanına gidin...’
Ekim ayı içinde Şırnak’ın Silopi ilçesinde kaçırılan birkaç okulun öğretmenlerine boş bir alanda yüzlerine karşı terör örgütünün söylediği tehdit dolu cümleler bunlar. Bu tehdit ve yapılan bariz kaçırma olayına karşın Silopi’den ayrılan bir öğretmen yok. Aradan geçen iki aylık bir sürece rağmen Silopi’de değişen bir şey de yok. Okul yakmalar ve yağmalamalar...
Hizmet içi eğitim için öğretmenlere gelen mesaj sonrası öğretmenlerin ilçeden ayrılması sonucunda CHP milletvekili İdris Baluken ve bazı sendikalar öğretmenlerin ilçeden ayrılmasına tepki gösterseler de bir kadın öğretmenin annesinin ‘Yavrum, seni ben bugünlere zor şartlarda getirdim! Sen ordayken gözüme uyku girmiyor kızım. Olmadı rızkını memlekette de bulursun.... Gel artık’ sözleri aslında olayın politik tepkilerden uzak gerçeklerle ele alınması gerektiğini gösteriri nitelikte.
KCK daha politik bir mesajı ise ‘Yaşanılacaksa da mahallemizde, ilimizde ve ilçemizde yaşanmalıdır. Evimizi barkımızı terk etmek daha baştan ölümü terk etmektir...’ cümleleri ile duyurur. Yaşanılacak ev ve mahalle olduğunu zanneden KCK yöneticileri her yeri kaldıkları yerleşim alanları gibi güvenli olduğunu düşündüğünden olsa gerek harabeye dönen evlerde ölümü bekleyin demenin başka bir ifadesi ile sözde politik bir çağrı yapıyor.
İşin ciddiyetini gösteren asıl tepki ise Cizre son dakika adında bir Facebook hesabından veriliyor. ‘Kaçan yavş... elbet zaferimizden sonra döneceklerdir, işte o zaman hem şahsi adıma hem de kutsal Cizre’min adına and olsun ki öyle bir ders vereceğiz ki hayatları boyunca unutamayacaklar.... Onlar neden kaçıp gittiler, kimden korkup gittiler. Sakın ama sakın kaçanlar dönmesin.’ Mesajın sonu ise yine Şırnak’ta kaçırılan öğretmenlere söylenen sözlerle benzerlik gösteriyor ‘Bu yazıyı paylaşın MEB ve Devlet görsün, sıkıysa gelip hesap sorsunlar.’
Kendi bölgesinde yetişen ve insanına hizmet eden bir doktoru katleden bir örgütün bölgedeki kendisi ile işbirliği içinde olan memurlar ile öğretmenler üzerinde kurduğu baskıyı bilmeyen yok. Kazılan hendeklerden öğrencilerle beraber geçen öğretmenleri de... Gerçi ölüm hendeklerini 21.yy dünya devletlerinin uzayda yaşam arama mücadelesine benzeten bir zihniyetin hendekten ne anlamış olduğunu da kısa bir süre önce öğrenmiş olduk. Nobel ödülünü alan bilim adamımızın bölgeden çıkmış olması ölüm hendeklerini algılamada bazılarının çağ atlamasına sebep olmuş (!)
PKK’nın son iki yılda Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da yakıp yağmaladığı okul sayısı ellinin üzerinde. 1980 ile 1990 arasında 16, 1990 ile 2000 yılları arasında ise 104 öğretmeni şehit eden terör örgütü var karşımızda. Bölgede hala sayısız öğretmen okulları yakıldığı için görevlerini yerine getiremiyor. Yukarıdaki Cizre bildirisini kaleme alan kişi veya kişilerin öğretmenlere neden kaçıyorsunuz serzenişinin ne kadar çarpıtma ifadelerden oluştuğunun kanıtı olan bilgiler daha sayamayacağımız kadar çok aslında.
‘Bırakıp gitmeyeceksin. Terk etmeyeceksin. Bir gün geri dönmek istersen yüz bulamayabilirsin’ sözlerini paylaşıp silen P. Buldan’dan sonra da Diyarbakır’da lise öğrencilerini tehditle ‘Gerillanın silahı yerde kalmaz’ diye yürüten zihniyetin karşısında analizi dayalı bir yazı yazmanın zorluğunu uzun zamandır hissediyorum aslında. Bölge çocukları için en zor şartlarda mesleğini yerine getirmeye çalışan öğretmenleri tehdit eden bir zihniyetin yoğun çatışma arasında yakılan okullarda niye kalınması gerektiğini de.
Biz yine de anlayacaklarını varsayarak seslenelim: Okul yakmayacaksın! Öğrenciyi de öğretmeni de okulsuz bırakmayacaksın! Sana emanet olan canları baskı yolu ile yıldırıp her hafta tehdit kâğıtları ile sindirmeyeceksin! Kaçırılan öğretmene de yeri geldiğinde kol kanat gereceksin! Hafiyeliğe soyunup hangi bayan öğretmenin eşi asker veya polis diye araştırma işgüzarlığına girmeyeceksin!
Sonra geri gelin demeye yüzün olsun!