24 KASIM Öğretmenler Günü’nde İzmir’e yakışmayan bir olayı yaşadık. Ağızlarını her açtıklarında “öğretmenlik kutsaldır, onların ellerinden öperiz” diyenler, onların gününde ellerinden geleni ardına koymadı, Gaziemir’de bir öğretmene kafa attı. Gaziemir Belediyesi, öğretmenlere olan saygısını göstermek için yemek düzenledi. Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol da katıldı etkinliğe. Ancak anlaşılan o ki, öğretmenlerin bazı tepkileri sayın başkanı rahatsız etti. Tam da “saygı duyuyorum demokrasi adına, elbette protesto edebilirsiniz” diyordu sayın başkan. Ne kadar da demokrat olduğunu, ifade özgürlüğüne saygı gösterdiğini anlatmaya çalışıyordu ki “ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” sözünü hatırlatırcasına salonda ortalık karıştı. Meğer Şenol kürsüde bu sözleri sarf ederken yardımcısı Mehmet Tuncer bir öğretmene kafa atmakla meşgulmüş. Öğretmen Barış Düdü, Şenol’un ne kadar da anlayışlı bir kişi olduğunu anlattığı kürsüye geldiğinde ağzı burnu kan içindeydi. Oraya sene de bir gün de olsa hatırlanmak, ne kadar değerli olduğunu hissetmek için gelen öğretmene kafa atılmıştı. Az önce “demokrat kişiliği nedeniyle eleştirilere açık olduğunu” anlatan başkanı eleştirdiği için yemişti o kafayı. Mikrofona eğildi, “itinize sahip çıkın” dedi. Tek isteği bu oldu.
Bu olayla ilgili görüntüleri izlerken “kafası çok çalışan” Mehmet Tuncer’in öğretmenleri geldi aklıma. Acaba onlar da izlemiş midir? Umarım izlememişlerdir. Bir utanç kaynağı, düşünsenize yetiştirdiğiniz öğrenci öğretmenlere neler yapıyor.
Düdü darp raporu aldı ve Tuncer’den şikâyetçi oldu. Tuncer karakoldaki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Demokrat, eleştirilere açık başkan ne kadar demokrat olduğunu yardımcısına sahip çıkarak gösterdi. Ne yani başkan yardımcısının kafa atma özgürlüğü yok mu? Adam okumuş, eğitim almış, kafa dolu bir dolu bilgiyle, kullanmasın mı o kafayı. Onun bu haklarına Sayın Gaziemir Belediye Başkanı Şenol da sonuna kadar saygı göstermiş, yardımcısına bırakın görevden alma ya da başka şeyleri “bunu nasıl yaparsın?” bile deme gereği bile duymamış.
Ne yazık ki biz insanların icraatlarından, yaptıklarından, davranışlarından çok ağzından çıkanlara bakıyoruz, inanıyoruz. Bunu keşfeden bir kesim, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor, olmaları gereken ama olmadıkları bir kişiymiş gibi anlatıyorlar kendilerini. Toplum olarak bu huyumuzdan vazgeçmediğimiz sürece bu tip insanlardan kurtulamayacağız.