Bu fotoğraftaki ağlayan kadına, acılı anneye hepimiz iyice bakmalıyız.
İki fotoğraf karesinin arasındaki zaman dilimi sadece yedi ay...
Bir insan yedi ayda bu kadar yaşlanır mı demeyin; yaşlanırsınız.
Dilinizde sadece ‘oğlum size ne yaptı?’ sorusu varsa ve bu sorunun cevabı yoksa...
Bir anda çöküverirsiniz...
İşte bu yüzden...
Hepimiz bakmalıyız... Ama en çok da bu ülkenin Adalet Bakanı bakmalı.
Kayseri’de Ali İsmail Korkmaz’ın davasına bakan mahkeme heyeti bakmalı.
Yüreğine evlat ateşi düşmüş bu kadının fotoğrafına bu ülkenin İçişleri Bakanı bakmalı.
Tanıdığım en merhametli en vicdanlı kadın, en şefkatli anne olan Emine Erdoğan bakmalı Emel Korkmaz’ın bu fotoğrafına...
Ve Başbakan Erdoğan bakmalı bu fotoğrafa...
Çünkü bu fotoğraf; 19 yaşında bir çocuğu tekmeleyerek öldürenlerin bir anneyi ne hale düşürdüklerinin resmidir.
Yaşadığı müddetçe oğlunun ‘vurmayın ölüyorum’ sözleriyle yaşayacak bir annenin acısının fotoğrafıdır...
Ali İsmail’in geri gelmeyeceğini yedi ayda çökmüş annesi de biliyor.
Hepimiz biliyoruz.
Ancak, oğlunun acısıyla çökmüş, yürümeye takati kalmamış, çektiği ıstırabı her haline yansıyan bu kadının acısı Ankara’nın karanlık dehlizlerine gömülmemeli.
Adalet tecelli etti diyebilmeli Ali İsmail’in annesi...
Oğlunun mezarına gittiği zaman ‘adalet tecelli etti oğul’ diyebilmeli.
Artık eski Türkiye alışkanlıklarından eser kalmamalı...
Bir kamu görevlisi suç işlediğinde ‘alışılageldiği gibi’ kalmayacağını görmeli...
Bedelini ödeyeceğini bilmeli...
Bir vali kalkıp ‘kendi arkadaşları dövmüştür’ gibi ‘alışılmış’ ve ‘beklenen yalan açıklamalarla’ karşımıza çıkamamalı.
Ölenin dini ya da etnik kimliği, ideolojisi, sağcılığı, solculuğu, kimseyi ilgilendirmemeli.
Gezi Olayları’nın arkasında kimler varsa açığa çıkmalı.
Ali İsmail’i öldüren sivil polisler neye dayanarak ve hangi amaçla işkence ettilerse ortaya çıkmalı...
Ali İsmail’i öldüren sivil polisler iyi sorgulanırsa, ülkeyi kaosa sürüklemek olan adına, işkence eden, çadır yakan, gaz sıkan, ‘derin devletin’ adamları mı dersiniz yoksa ‘paralel yapılanmanın’ adamları mı?
Her kimlerse onlar da ortaya çıkacaklar eminim...
Evet, Ali İsmail Korkmaz Aleviymiş ama kime ne?
Solcuymuş kimi ilgilendirir...
Ateistmiş, bize ne, onlara ne, başkalarına ne?
Ancak hepimizi ilgilendiren bir şey var: Evet Ali İsmail Alevi olduğu için öldürüldü.
Bugün ortaya çıkan hadiseler bunun böyle olduğunu daha net bir şekilde ortaya koyuyor.
Gezi Olayları’nda bugün adı konulan ‘paralel yapılanmanın’ emniyet içerisindeki ayağı da vardı...
Bunu artık daha net bir şekilde biliyoruz. Çalışmayan mobeseler, yakılan çadırlar bunun en iyi örnekleridir.
Yedi ayda çökmüş olan Ali İsmail’in annesinin fotoğrafına baktıkça şunu görüyorum...
Mahkeme’den suçlular için beraat çıksa bile...
Bir gün hepsi ortaya çıkacaklar...
Ve ‘Vicdan azabı çekiyorum. Yargılanmak istiyorum’ diyerek kendilerini ihbar edecekler...
Biliyorum ve hissediyorum ki, katillerin de işkencecilerin de vicdanını vardır.
Mahkeme aklasa da, suçsuz bulsa da...
Vicdanlarından kaçamayacaklar...
Ali İsmail’le göz göze gelmeden işkence etmiş olsalar da Ali İsmail’den başka rüya göremeyecekler... Ali İsmail’in ‘vurmayın ölüyorum’ sözleriyle kan ter içerisinde uyanacaklar...
Kahin değilim... Ama biliyorum...
Bir gün...
Üniversitede bir kıza sevdalı olan... Finallerden sonra sevdiğine ‘seni seviyorum’ demeye ömrü yetirilmeyen Ali İsmail’in katilleri ortaya çıkacaklar...
Yine de nereden biliyorsun derseniz...
‘Vicdan azabı çekiyorum. Yeniden yargılanmak istiyorum’ diyen ‘işkenceci polis’ Sedat Caner’e ve işkenceci polislerin yaşadıklarına bir bakın derim...
Ama asıl önemli olan bütün bunlara gerek kalmadan adaletin tecelli etmesidir.
Mayıs’a ertelenmiş olan Ali İsmail davası Türkiye için önemli bir davadır.
***
Kendisinden hazzetmesem de Ali İsmail Korkmaz’ın öldürüldüğü andan itibaren bu dosyanın peşine düşen, kaybolan görüntülere ulaşarak cinayetin aydınlanmasına ciddi katkıları olan, Radikal’den İsmail Saymaz’a kendi adıma teşekkür etmek isterim.
Eğer bu davanın peşine düşmeseydi muhtemelen dosya kapanabilir üzeri örtülebilirdi.