Kontrolsüz ve aşırı öfke hem aile içinde yeniden üretilebilir hem de bir sonraki nesile aktarılabilir. Bu kendini yeniden üretmenin ve aktarılmanın üç kaynağı var. Birincisi genetik aktarım. İkincisi sosyal öğrenme. Üçüncüsü ise öfkeye maruz kalan kişilerin zihinlerindeki sekel/rahatsızlığın etkisi. Bu üç faktör bir araya gelip dinamik bir şekilde etkileşerek öfkeyi hem aile içinde kısırdöngü şekilde yeniden üretip hem de bir sonraki kuşağa aktarımına yol açabilir. Şimdi bu üç faktörü açıklamaya çalışayım.
Öfkenin genetik aktarım: İnsanlar öfke düzeyleri açısından spektrumal dağılırlar. Bir uçta oldukça sakin kişiler, yanında sakinler, ortalama öfkesi olan kişiler, diğer yanda öfkeli kişiler, diğer uçta ise oldukça öfkeli kişiler vardır. Bu dağılımdaki öfke düzeyleri mizaç özelliklerinden gelir ki, bu büyük oranda genetiktir. Bu sebeple öfkeli bir anne/baba varsa, büyük ihtimalle öfkeli çocuklar da olacaktır.
Öfkeyi gözlemleyerek öğrenme: Psikiyatri/psikolojinin bildiği bir diğer gerçeklikte, davranışların görme yoluyla kopyalanarak öğrenilebileceğidir. Albert Bandura’nın meşhur hacıyatmaz deneyinde, bir erişkinin hacıyatmaza vurduğunu gören çocuklar, görmeyenlere göre hacıyatmaza daha fazla vurmuşlardır. Yaşadığı evde anne/babada öfke davranışları varsa, çocuklar öfkenin ifadesine şahit olmuşlarsa, aynı öfke davranışlarını görerek yapma olasılıkları artar.
Öfkeye maruz kalmanın zihinde oluşturduğu tahribatın öfke üretmesi: Öfkenin kendini tekrar ettirmesinin üçüncü yolu, öfkeye maruz kalmış bir çocuğun örneğin disosiyatif Kimlik Bozukluğu gibi bir hastalık çıkarması ve öfkeli alter üzerinden öfkeyi devam ettirmesi şeklindedir. Burada sadece bir sosyal öğrenme değil, öfkeye maruz kalmış çocuğun zihin işleyişinde kalıcı bir hasar/değişim olmuştur. Çocuk artık bu rahatsızlığın etkisi ile kendisinin de kontrol edemeyeceği şekilde öfke gösterir hale gelmiştir.
Öfkeli aile sistemi: Aile birbirinden bağımsız bireyler değildir. Aile üyelerinin etkileşiminden doğan bir sistemdir. Aile üyelerinin bir davranışı, diğer bireyleri etkileyerek yeni bir halin oluşmasına sebep olur. Durum bir bilardo topunun yer değiştirmesi ile diğer topların da yer değiştirmesine benzer. Bu sebeple aile üyeleri sürekli etkileşimlerle birbirlerini değiştirip dönüştürür.
Örneğin babada kontrolsüz ve aşırı bir öfke varsa, baba bu öfke ile oğlunu döverek terbiye etmeye çalışmışsa, öfke ve dövme davranışı aile içinde yayılma eğiliminde olur. Öfkeyi genetik yolla alan, görerek öğrenen, yaşadığından dolayı zihni değişen oğul benzer öfkeyi kardeşlerine ileriki yıllarda da anne ve babasına geri döndürür. Böylece öfke ve doğurduğu şiddet hem aile içinde dönüp dolaşır hem de bir sonraki nesile aktarılır hale gelinebilir.
Ailede öfke kontrolü çalışması: Kontrolsüz ve aşırı öfkenin aile içinde yayılımı ve yeniden üretimini, bir sonraki kuşağa aktarımını durdurabilmenin tek yolu bu durumun farkına vararak, aile içinde öfkenin kontrolünü sağlamaktır. Bu sebeple bu türden durum olan ailelerde sadece bireylerde değil ailede öfke çalışması yapmak gerekir.