OECD Gelecekte en çok bilim insanı çıkaracak ülkeler raporunu açıkladı.
Özelikle “Bilgi ve İletişim Teknolojileri” ve “Doğa Bilimleri, Matematik ve İstatistik” alanlarında OECD ortalamasının çok çok altındayız.
***
Afrika’ya bir ayakkabı şirketi birbirinden habersiz iki farklı satışçı gönderir. Aynı şehre iner ikisi de. İncelemelerini yapıp dönerler.
İki farklı raporu inceleyen patron şaşkındır. Çünkü raporlar taban tabana zıttır.
İlk raporda şöyle yazar : “Afrika’da kimsenin ayakkabısı yok, ayakkabı almaya gücü yok, ayakkabı satamayız.”
İkincisi de aynı şeyi söyler, fakat farklı yorumlar : “Müthiş bir pazar, milyonlarca ayakkabı satabiliriz çünkü Afrika’da kimsenin ayakkabısı yok!”
***
OECD’nin raporuna bakarak ümitsizliğe düşmek mümkün. Ama başka bir ihtimal de mümkün. Bu ülkede yapacak o kadar çok var.
Evet, eğitimciler için, yazarlar için, düşünürler için, anne-babalar için yapılacak çok iş var.
Peki nasıl arttırabiliriz? Gelecekte daha çok bilim insanı çıkarmak için neler yapabiliriz?
ANNE-BABALARA
- Öncelikle görev anne-babaların. Elbette herkes para kazanmak zorunda, elbette hayat şartları zor. Ama sadece parayı kazanmakla görev bitmiyor. Çocuğun nasıl ki evde ödevi varsa, annenin babanın da ev ödevi çocukla ilgilenmek. Ödev / görev kelimelerini özellikle kullanıyorum. Öylesine değil yani, ciddiye alarak.
- Merakını teşvik edecek, canlı tutacak şekilde çocukla çocuklaşmak, sorular sorup düşündürmek, konuşturmak, merakını körüklemek önemli. Büyüklere saçma gelen şeyler kimi zaman çocuk zihninde müthiş anahtarlar olabiliyor. Sürekli kilitler açmak, kilit açmayı öğretmek.
- İlk andan itibaren eş ve eşit bir ilişki kurarak çocuğu ciddiye alarak onun da kendisini ciddiye almasını sağlamak. karakterini erken yaşta oturtmaya büyük fayda sağlayacaktır.
- Doğru rol modeller sunun. Siz haftada beş diziyi takip ederken çocuğunuz Biruni’yi, Mimar Sinan’ı, Elon Musk’ı, Steve Jobs’ı değil Hızır Çakırbeyli’yi model alacaktır muhtemelen.
- Kısacası oturup çalışmak zorunda anne baba. Dersine çalışmak zorunda. Eğitici filmler izlemek zorunda (Bu konuda Aamir Khan filmleri özel tavsiyemdir.) Tekrar kalem, silgi, defter alıp not alarak çalışmak gerekiyor. Bilim şenliklerine, müzelere, üniversite kampüslerine, kütüphanelere gitmeyi, götürmeyi tavsiye ediyor bilim insanları.
- Evde konuşulanlar çocuğu çok ciddi olarak etkiliyor. Çocuk, genç ya da bebek, evde nelerden bahsediyorsanız, neleri önceliyorsanız onlardan etkileniyor, onları önceliyor olacak. Dünyadaki gelişmelerden bahsedin, sohbetler açın evde bu konuda.
MEDYAYA
Daha çok bilim, daha çok kültür, daha çok pozitif alanlar açmak, reytinge bakmadan, KAMU SPOTU gibi gecenin dördüne koymadan sorumluluk sahibi ve nitelikli programlar yapmamız gerekiyor.
Daha çok bilim insanını, eğitimciyi, sosyologu gazetelere köşe yazarı yapalım.
Daha çok mucitle röportaj yapalım. Gençlik ekleri çıkaralım.
Daha çok çocuk ve gençlik dergisi çıkaralım. Minika Go ve Minika Çocuk dergileri çok ciddi bir açığı kapatıyor. Özellikle alıp inceledim, tavsiye ediyorum.
Özetle her medya mensubu bir gelecek bilimci gibi, bir toplum mühendisliği vizyonuyla yaklaşmalı ürettiği ya da sunduğu içeriğe.
Not : Bu konuda TRT’nin yeniden hayata geçireceği bilim ve kültür kanalı TRT2’yi merakla bekliyoruz. Bir de CNN Türk’de Deniz Bayramoğlu, Habertürk’de Fatih Altaylı bilim, sanat, kültürel ve sosyolojik konuları deşiyor. Ayrıca TRT1’de Pelin Çift ve Habertürk’te Cansu Canan da programlarıyla farklı konulara ufuk açıyor.
DEVLETE
Öncelikle artık normal gündemlere dönmek zorundayız. Zor bir dönemeçteyiz, kabul. Ama dünyanın yeni normali artık kaos. Bununla yaşamayı öğrenmeliyiz.
Eğitimle ilgili karar alma mekanizmalarının siyasi ya da ideolojik kararlar almaktan çıkarmamız gerekiyor. Mutlaka birtakım stratejileri olmalı eğitimin ama eğitim tartışmalara, polemiklere malzeme edilmemeli.
Bilim insanlarının daha çok desteklenmesi gerekiyor. Bir bilim insanının ülke gündemine gelebilmesi ve devletin tepesinde ağırlanması için illa Nöbel Ödülü alması beklenmemeli. Esas önemli olan zaten başarıya ulaşırken, ulaşma yolunda destek olabilmek değil mi zaten?
Şimdilik böyle bırakayım. Ama bu yazıya, bu gibi yazılara devam edelim.
Hep birlikte.