Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ne kayıt yaptırmak isteyen başörtülü öğrencileri “Gericiler buraya giremez” diyerek engelleyen, onları tahkir ve tezyif eden, Yahudi avındaki Naziler gibi “Dikkat! Cemaatçi!” alarmı çalan manyakları gördünüz, değil mi?
Kendilerine “Çapulcu” diyorlar, yani Gezi hareketine mensup olduklarını izhar ediyorlar...
Başbakan Erdoğan’a diktatör yaftasını yapıştıranlar var ya, onlar işte.
Kendilerini diktatörlüğe karşı direnişe geçen özgürlük ve demokrasi savaşçıları gibi takdim edenler... Gerçekte ise özgürlük ve demokrasi namına ne varsa ortadan kaldırmak, diktatörlük kurmak, milletin ensesinde boza pişirmek için yanıp tutuşanlar.
ODTÜ’de sergiledikleri iğrenç manzara, tasavvur ettikleri Türkiye manzarası hakkında esaslı bir fikir veriyor.
İstisnai bir hadiseden bahsetmiyoruz maalesef.
ODTÜ’de böyle şeyler hep oluyor.
Mevlid kandili münasebetiyle etkinlik düzenlemek isteyenlere “Burada Muhammed’in doğum gününü kutlatmayız” deniliyor mesela.
Kendilerine solcu diyen faşistlerin dümen suyunda gitmeyenler tehditlerle, hatta şiddet marifetiyle sindirilmeye çalışılıyor.
İslamcı bir derginin tanıtımını yapmak isteyen ODTÜ’lü bir arkadaşımız ölümle tehdit edilmişti.
Tam bir baskı rejimi hüküm sürüyor ODTÜ’de.
“Çapulcu” terörü esiyor.
Ve üniversite yönetimi bu terörü himaye ediyor.
Önceki gün başörtülü öğrencilerin kayıt yaptırmalarının engellenmesi örneğinde olduğu gibi, özel güvenlik elemanları bir kenarda durup “Çapulcular”ın terörünü seyrediyorlar.
Demek ki ODTÜ’de “üniversitenin demokratik özerkliği” edebiyatı, “çapulcu” terörünün bekasına hizmet ediyor.
Ve demek ki “Okulumuzda polis istemeyiz”in tercümesi şu oluyor: “Çapulcu işbirlikçisi özel güvenlik uygulamasına dokundurtmayız!”
Gezi olayları sırasında da yazmıştım: Yaşam tarzlarını beğenmedikleri kimselerin üzerinde daha muhalefetteyken böyle baskı uygulayabilen “Çapulcular”ın iktidarda neler yapabileceklerini varın siz hesap edin.
Yürüyen Adam
Sevgili dostumuz İbrahim Çolak, korkunç acılar çeken Suriyeli ve Mısırlı kardeşlerimizin hazin hallerini oturduğu yerden seyretmeye dayanamayıp, “Hiç değilse biraz sıkıntı çekeyim, belki mazlumlar için ettiğim dualar daha makbul olur” dedi ve Ankara’dan İstanbul’a kadar yürümeye karar verdi. Geçen Pazar günü çıktı yola. Bugün Düzce’ye varacak inşaallah. Yolu açık olsun. Allah Teala, yürüyüşünü bereketli kılsın.