Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 26 Nisan'daki Grup Toplantısında en kısa konuşmasını yaptı. "Bütün yol arkadaşlarıma sesleniyorum. Size de bir çift lafım var. Ya bana katılın, ya şimdi şu anda yolumdan çekilin. Açık ve net söylüyorum." dedi.
Kime söyledi, neden söyledi diye yorumlar yapıldı.
CHP'de üst yönetimin içini bilenler, doğrudan Ekrem İmamoğlu ve onu destekleyenlerin hedef alındığını anladılar.
Kılıçdaroğlu giderek ABD/İngiltere ve içerden "Ajans" tarafından köşeye sıkıştırılıyordu.
Yüzüne, "muhalefet lideri aday olmayacak da kim olacak?" deniyordu ama arkasından söylenen başkaydı: "Seçilmesi mümkün değil..."
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı için yanıp tutuşuyordu ancak yakın çalışma arkadaşları, onun kazanacağına inanmadıklarından Ekrem İmamoğlu'na destek veriyorlardı.
Genel Başkan olarak yalnız bırakılan Kılıçdaroğlu'nun sigortası attı. "Ya İmamoğlu ya ben" restini çekti.
İmamoğlu resti gördü.
Trabzon'a, "memleketime bayramlaşmaya gidiyorum" deyip Rize'den Cumhurbaşkanlığı seçimi için ısınma turlarına başladı.
Adeta Kılıçdaroğlu ile alay ediyordu. Seçim otobüsüne çağırdığı gazetecilerin hepsi, İmamoğlu'nun adaylığını ilan ettiğine dair notlar yazdılar.
Bu kadar da değil. Konuşma yaptığı her yerde İYİ Parti il ve ilçe başkanları, yöneticileri otobüsün üzerinde İmamoğlu'nun yanındaydılar. Meral Akşener de 6'lı masaya mesajını İmamoğlu ile birlikte verdi.
İmamoğlu'nu, ABD, İngiltere ve Kanada Büyükelçileri ziyaret ettiler. Açık mesaj verdiler.
Biden da seçilmeden önce, Erdoğan'ın gidebileceğinin işaretinin, İmamoğlu'nun İstanbul'u kazanması olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, kendisine ABD ve İngiltere desteği gelmediği halde adaylık için neden ısrar ediyor?
Cevap, önüne konan anket sonuçlarında.
Evet, farklı anketlerle muhalefetin adayının seçimi kesin kazanacağını söylüyorlar. Cumhur İttifakının kaybedeceğine Kılıçdaroğlu'nu inandırmışlar.
Kılıçdaroğlu da "madem durum bu, neden aday olmayayım?" diyor.
Anketlere rağmen yine de Kılıçdaroğlu'nun kazanmasının mümkün olmadığına inananlar ise ABD'nin, Büyükelçi ile verdiği mesajın dikkate alınmasında ısrar ediyorlar.
Üç gün önce etkili İngiliz gazetesi Financial Times'ta, Kılıçdaroğlu'ndan, "kazanma ihtimali en düşük aday" olarak bahsedildi.
Yapılan analizde, muhalefet kanadındaki en büyük endişenin, Kılıçdaroğlu'nun kendisini Erdoğan karşısında aday göstermesi ve Erdoğan'ın onu 'canlı canlı yemesi' olduğu aktarıldı.
Mansur Yavaş ile İmamoğlu kıyaslanırken de, İmamoğlu için "HDP tabanına daha yakın" nitelemesi yapıldı.
Haziran 2023 seçimlerini Batı merkezleri başta ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere çok yakından takip ediyorlar.
İmamoğlu isminde karar kıldıkları, onu Cumhurbaşkanı seçtirmek için ellerinden geleni yapacakları bir sır değil.
"Erdoğan'dan kurtulmak" için her türlü provokasyonu yapabilirler.
Ancak başka bir örnek daha var.
Ecevit'in azınlık hükümeti iktidarda iken PKK elebaşı Abdullah Öcalan 15 Şubat 1999'da Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirildi. Anketlerde DSP yüzde 6-7'lerde idi. Öcalan'ın Türkiye'ye tesliminden 2 ay sonra 18 Nisan 1999'da yapılan genel seçimlerden DSP yüzde 22,19 oy oranıyla birinci parti olarak çıktı.
Öcalan'ı teslim edenlerin elbet bir hesabı vardı.
İmamoğlu'nun Trabzon bahanesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kalesi Rize'den gövde gösterisi yapmaya kalkması, seçim sath-ı mailinde bu tür müdahaleleri akla getiriyor.
Türkiye, Haziran 2023'e kadar Cumhuriyet tarihinin en hayatî ve zorlu günlerini yaşamaya hazır olmalı.