Obezitenin etkilemediği organ yok gibi. Beyin-damar hastalıkları riskini artıran obezite, inme ihtimaline de yol açıyor. Dahası Alzheimer hastalığı da risk faktörleri arasında.
Halk arasında şişmanlık olarak bilinen obezitenin sağlığımıza etkileri son dönemin popüler konularından. Özellikle damar hastalıklarını tetiklediğinden ve vücudumuzun her köşesine ulaşan bir damar ağına sahip olduğumuzdan, obezitenin etkilemediği organ yok gibi. Aynı kalp damarlarında olduğu gibi beyin-damar hastalıklarının riskini de artıyor tabi. İnme ihtimalini artırmanın yanı sıra Alzheimer hastalığı da risk faktörleri arasında. Birazdan obezitenin ergen beyinleri üzerindeki etkisini gösteren yeni bir çalışmadan bahsedeceğim. Ama ondan önce her popüler konuda olduğu gibi obezite ile ilgili de yanlış birçok yönlendirme ve bilgilendirme olduğundan bahsetmek isterim. Maalesef ülkemizde ve dünyanın bazı bölgelerinde obezite operasyonları gereğinden fazla yapılıyor. Bunda medyanın, sosyal medyanın rolü büyük. Toplumun görünen yüzü olan bazı ünlü isimler, endikasyonları dışında oldukları obezite ameliyatlarını özendirici bir şekilde anlatarak yaygınlaşmasına neden oluyorlar. Halbuki obezite ameliyatları bu kadar kolay karar verilen ameliyatlar değil. Ameliyat sonrası birçok kalıcı sağlık sorunu olabileceği gibi diyete devam edilmezse verilen kiloların geri alınma ihtimali de kaçınılmazdır. Şimdi gelelim bu haftanın konusuna: Brezilyalı bir grup araştırmacının yaptığı ve Radiological Society of North America (RSNA) 2019’da sunulacak olan çalışmanın sonucuna göre obez ergenlerin beyninde inflamasyonla (yangı) ilişkilendirilebilecek hasar gözlendi. Obezite özellikle çocuk ve genç popülasyonda giderek artıyor.
Dünya Sağlık Organizasyonunun verilerine göre 1990 yılında 32 milyon olan 5 yaş ve altı obez sayısı 2016 yılında 41 milyona yükseldi. Yeni yapılan çalışmayla obezitenin aynı zamanda sinir sisteminde inflamasyonu tetiklediği ve bunun da beynin bazı bölgelerinde hasara yol açtığı özel bir MR yöntemi olan Diffüzyon Tensör Görüntüleme (Diffusion Tensor Imaging-DTI) ile tespit edildi. Obez ergen 59 kişi ve sağlıklı ergen 61 kişinin dahil edildiği çalışmada, araştırmacılar beynin belirli bölgelerinde özel bir ölçüm yaptılar. Bir MR yöntemi olan DTI, su moleküllerinin difüzyonu ölçülerek beyindeki yolakların durumu hakkında bilgi veren bir görüntüleme tekniğidir. Yapılan ölçümle beynin iki yarımküresini birbirine bağlayan korpus kallosumda, duygularımızın kontrolü ve iştahla ilgili alanlarımızda ve zihinsel işlevlerimizle ilişkili bazı alanlarda düşük aktivite saptandı. Bu da ilişkili beyin alanlarındaki sinir liflerinde inflamasyon-yangı gelişmesine bağlandı. Beyinde görülen bu değişikliklerin obez hastalardaki insülin ve leptin hormonlarıyla ilgili değişimlerle paralellik gösterdiği gözlendi. Obeziteye bağlı beyinde görülen bu değişikliklerin geri dönüşebilir-tedavi edilebilir olup olmadığını anlamak için aynı hasta grubunu zayıfladıktan sonra da değerlendirmek gerekir. Bu konuda yeni bir çalışma daha planlanıyor.
ÖRTÜLÜ VE AÇIK BELLEK ARASINDA NE FARK VARDIR?
Açık Bellek: Bilincinde olduğumuz ve başkalarına aktarabildiğimiz bilgileri içeren bellektir. Bunun da iki alt türü vardır.
1-Anısal bellek belirli bir yer ve zamandaki yaşantılarımıza ilişkindir. Hikâye belleği olarak da adlandırılan bu türde, kendi yaşadığımız veya bize aktarılan kesitsel yaşantılar kodlanır. Örneğin geçtiğimiz yaz tatilinde yaşadığımız önemli bir olay, düğün günümüz, bebeğimizin ilk adımları, bir yakınımızın cenazesi gibi bilgiler bu bellek türünde kodlanır. Olayın geçtiği yer, zaman, eşlik eden duygular ve çevresel faktörler de işin içindedir.
2-Anlamsal bellek denilen türünde ise bilinen gerçeklere yani kavramlara ilişkin bilgiler saklanır. Buradaki kavramlar hem kişinin kendisi hem de dünya ile ilgilidir. Nesneler, renkler, ülkelerin başkentleri gibi hayatımız boyunca öğrendiğimiz gerçekler burada depolanır.
Örtülü Bellek: Farkında olmadan öğrendiklerimizi içeren bellek türüdür. Prosedüral (işlemsel) bellek en önemli kısmını oluşturur. Alışkanlıklarımız ve becerilerimiz prosedüral bellekte depolanır. İlk öğrendiğimizde açık bellekte bulunan bazı becerilerimiz belli bir zaman sonra örtülü belleğe aktarılır. Örneğin yüzme, bisiklete binme, araba kullanma gibi beceriler bir süre sonra örtülü belleğe geçer. O yüzden araba kullanmayı ilk öğrendiğimizde her defasında vites değişme zamanını düşünerek planlarız, aynalara ne zaman bakmamız gerektiği ile ilgili arada bir şaşırırız. Bir süre sonra prosedüral belleğe geçen bu bilgi, otomatik bir hale gelir ve ilk zamanlar bize neden bu kadar zor geldiğini anlayamayız. Birçok işin öğrenme sürecinin sancılı geçmesinin önemli sebeplerinden birisi de budur. Örtülü bellek hatırlamak istediğimiz bir bilgiyi geçmişten gelen başka bir ipucunu kullanarak hatırlamamıza yardımcı olabilir (Hazırlama). Örneğin o an göze çarpan bir renk, ya da duyumsanan koku veya işitilen bir müzik eseri gibi. Bir şarkının sözlerini hatırlamak için başlangıç müziğini duymak, elma kelimesini hatırlamak için kırmızı renkli bir şey görmek gibi...