Fransız Le Monde gazetesi Fransa lideri François Hollande ile 60’a yakın görüşme gerçekleştirmiş 2012’den 2016’ya kadar. Bu görüşmeler, gazete ile Hollande arasındaki bir centilmenlik anlaşması çerçevesinde olmuş. Şimdi bu görüşmelerin notları gazete tarafından yeri geldikçe okurla paylaşılıyor. Bu notlardan en ilginci, Suriye’de DAEŞ’in bu noktaya gelmesini sağlayan bir momentuma ilişkin. Bu yorumu bizzat Hollande, Le Monde yazarlarına yapmış.
Tarih 30 Ağustos 2013. Fransız uçakları Suriye’ye bir hava operasyonuna hazır. Sadece birkaç dakika gerekiyor operasyon için. Bu arada Elysee Sarayı ile Beyaz Saray arasındaki kırmızı hat açık. Saat 18.05. Hava harekatını konuşacaklar. Birden birşey oluyor ve ABD Başkan’ı Barack Obama tutum değiştiriyor. Ve hava saldırısı gerçekleşmiyor. Hollande, Le Monde’a göre halen bu anı düşünmeden yapamıyor. Bu harekatla, rejim zayıflayacak, muhalefet güçlenecek ve DAEŞ, Irak’ta bulunmasına karşın Suriye’de bu noktaya gelmeyecekti. Bu sorular, Le Monde’a göre Hollande’ın zihninde halen yanıt bekliyor. Bu coğrafyadan bakınca ise, bu tarihi anekdot bugünü biraz daha anlamamıza yardım ediyor.
Mesele DAEŞ değil, sen hala anlamadın mı?
Türkiye’nin DAEŞ ile mücadele için oluşturulan uluslararası koalisyondaki rolü ve DAEŞ ile mücadelesindeki verilere rağmen üst akıl susmak bilmiyor. Zeminini “Türkiye DAEŞ’e silah gönderiyor” ya da “DAEŞ’e yardım ediyor” başlıklı haberlerle döşeyen “odak” şimdi de Türkiye’nin Cerablus’a başlattığı operasyona “ihtiyatlı” yaklaşıyor.
Aylardır her noktada DAEŞ’in hedefi olan Türkiye’ye DAEŞ ile mücadele merkezli ayar vermeye çalışan uluslararası aktörlerin bizdeki müttefikleri de affedilir gibi değil. Türkiye’yi bu mercekten uluslararası zeminde suçlu gösterme yarışındaki analist ve gazetecilerin kimliklerinde Türk bayrağı olsa da, yüreklerinin başka bayraklar için attığı tartışma götürmüyor.
15 Temmuz ihanet ve direniş gecesinin şafağında yabancı ajanslardan geçen “DAEŞ ile mücadelenin sekteye uğramaması” uyarıları işaret fişeği gibiydi. Daha “bir durun, ülke ateş altında” deme fırsatı bile bulamamışken, merceği ortaya kurmuştu üst akıl...
Bir adım ötesi, DAEŞ ile mücadele bahanesiyle Suriye’nin kuzeyinde meşruiyet kazandırmaya ve satrancın önemli taşlarından birine dönüştürmeye cüret ettikleri terör örgütlerinden birini daha Türkiye sınırları içinde meşru hale mi getirmekti? DAEŞ diye yola çıkıp, harita dizaynı mı yapacaktınız Türkiye sınırları içinde? O yüzden mi Türkiye’nin DAEŞ’a karşı başlattığı Cerablus operasyonu sesinizi kesmiyor? En büyük kozunuz elinizden mi alınıyor? Aklımızla dalga geçmeyin, yeter.
Yavuz Sultan Selim köprüsü
İstanbul Boğazı’nın üçüncü köprüsü Cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından hizmete açıldı. Bosna-Hersek, Bahreyn, Pakistan gibi dünyanın farklı coğrafyalarından liderler de açılışta hazır bulundu. Açılışın sabahında gelen Cizre saldırısı haberi nedeniyle şehitlerin anısına uygun bir tören gerçekleştirildi. Hayırlı uğurlu olsun.
Kılıçdaroğlu’na suikast girişimi kaos planının parçası
15 Temmuz’dan beri milletçe yaşadığımız olayları bir filmde izlesek, “bu senarist de iyice abarttı,” deriz. Ama her şey gözümüzün önünde oluyor. Darbe görünümlü işgal girişimi, birbiri ardına terör eylemleri ve son olarak da CHP Genel Başkan’ı Kemal Kılıçdaroğlu’na Artvin’de gerçekleştirilen suikast girişimi. Allah yardım ediyor, halkımızın sağduyusu ve siyasetçilerin feraseti ile saldırılar püskürtülüyor. Durmayacaklar... Bölmeye, parçalamaya yemin etmişler çünkü. Biz de bu planların ve bu planların içerideki taşeronlarının toprağın dibine gömülmesi için dik durmaktan geri durmayacağız. Tarih her şeyi ve herkesi kaydediyor.