Ne oldu güzel çocuk. Ayıbınız yüzünüze vurulduğunda o güzelliğinizden eser kalmıyor.
CNN Türk’ün teröriste terörist diyemeyen ekran yüzünden, Mirgün Cabas’tan bahsediyorum.
Sizin bir versiyon üstleriniz de böyle.
Gazetesine attığı manşetlerle hayat karartan yayın yönetmenine yaptıkları hatırlatılınca, hemen hakaret, tezvirata başlar.
Kimine “güdük necmi” der, kimine “senin yaşın kaç?” diyerek aşağılamaya çalışır.
Yaşıtlarına da “Ben bunu yaptım ama siz de şunu bunu yapmadınız mı?” savunmasıyla ayar vermeye çalışır.
Ayar vermeye çalışır ama kendi bozuk ayarının düzeltilmesine bir katkı sağlamaz tabi bu durum.
Yok birbirinizden farkınız.
Mirgün Cabas da yayın konuğu olarak eski CHP’li, şimdinin Ak Parti İzmir adayı Savcı Sayan’ı konuk ettiğinde aynı yolu denedi.
Sandı ki, Baykal’a hayranlığını, Baykal genel başkanlığı bıraktığında döktüğü gözyaşlarını yayınladığında Savcı Sayan bundan utanacak, geri adım atacak. Öyle olmadı tabi.
“Siz medya grubunuzla bu ülkeye hayırlı ne iş yaptınız ki?” sorusu, ardından da Mirgün Cabas’ın o tweetini hatırlatınca “güzel çocuk” çıldırdı.
Cabas’ın hakaretlerinin arasına sıkıştırdığı bir cümlesi dikkatimi çekti.
“Yanaştığınız partiniz için o kadar makbul biri olsaydınız yedinci sıradan aday gösterilmediniz” dedi ama kendi arkadaşlarını unuttu.
Biz hatırlatalım.
CHP’ye yanaşan gazetecilerden Enis Berberoğlu makbul olsaydı İstanbul 2. Bölge 7. Sıradan, Çiğdem Anad İstanbul 2. Bölge 14. Sıradan, Can Ataklı 1. Bölge 19. Sıradan aday olmazdı değil mi?
Üstelik Enis Berberoğlu CHP’nin genel başkan yardımcısı.
Keskin dönüşle suçladığı Savcı Sayan’ı sıkıştırmaya çalışan Mirgün Cabas’ın hatırlamadığı başka isimler de var.
Onlar CHP’ye yanaşınca tabiî ki “keskin dönüş” olmuyor, doğruyu bulan isimler şeklinde kayda geçiyor. Örneğin anadan babadan DYP’li olan Mehmet Haberal, sağın “umudu” olan Sinan Aygün, Demirel kontenjanından İlhan Kesici, ANAP kökenli Faik Tünay, Saadet ve Has Partili Mehmet Bekaroğlu akla bir çırpıda gelen isimler. Bunlar sizin nazarınızda keskin dönüş yapmadılar değil mi?
“Yandaş”, “keskin dönüş”, “Yanaşma” tabirleriyle hafızalara perdeleme yapsanız da hatırlayan ve hatırlatan birileri çıkıyor işte. Işık görmüş tavşan gibi kalakalıyorsunuz.
Üstelik iki gün izne çıkıp unutulacak türden de değil yaptıklarınız. Ertuğrul Özkök nasıl yaptıklarıyla hala anılıyorsa, siz de attığınız o mesajla anılacaksınız bu ülkede. Geçmiş olsun.
Baraj problemi
“HDP barajı aşar çünkü...” başlığıyla 9 Mart’ta Habertürk’te bir yazı yazmıştı Ruşen Çakır.
“Daha önce bu soruyu aşma ihtimali, aşmamasından daha yüksek diye cevaplıyordum, bir süredir aşması artık çok kolay diyorum” şeklinde çözmüştü baraj problemini.
Aradan bir ay geçti. Önceki gün kendi sitesinde, listeler açıklandıktan sonra bir başka HDP yazısı yayınladı. Ümidinin kırıldığı anlaşılıyor.
“HDP listelerindeki birçok ismi biliyor ve tanıyorum ama onların genel kamuoyunda karşılıkları olduğundan emin değilim. HDP’nin kabuğunu çatlatmış ama tam kıramamış olduğunu söyleyebiliriz”
En azından Ruşen Çakır’ın uçuşu kısa sürdü. Darısı Aslı Aydıntaşbaş’ın başına.
Bu arada Aslı Hanım’ı da tebrik edelim. Garo Paylan’ın HDP adayı olmasına çok sevinmiştir herhalde.