Mısır’da yaşanan olaylara adını okumaktan utandıran Batı, insanlığı ve gerçeği utandırıyor.
Gerçek, gerçekliğinden utanıyor.
Öyle ki, darbeciler bile ölü sayısını 500’lere kadar verirken, insanın katliamın gerçek boyutları üzerine tahminde bulunası bile gelmiyor.
O meydanın boşalması için ne boyutta bir güç ve şiddet sarfedilmesi gerektiği herkesin malumuydu.
Katliamın ilk izleri günün ilk ışıklarıyla açıklanırken, gelecek haberlerin de işaret fişeğiydi aslında.
Katliam ve darbe, Batılılar tarafından adı konmasa da tüm boyutlarıyla, meydanlarda zarif bir Bilge direniş örneği sergileyerek destan yazan Müslüman Kardeşler destekçilerine, sözün doğrusu Mısır halkına reva görülüyor.
Bu boyuttaki bir kara sayfaya da Batılının yeteri kadar tepki göstermediğini her gecen an biraz daha açık bir şekilde görüyoruz.
Sözün aslı şudur: Adeviye ve Nahda meydanlarındaki halk, en az darbeci Sisi kadar, Washington ve diğer Batı ülkelerini de rahatsız etmiştir. Eğer, yeşil ışık almış olmasalardı, o katliam için start vermeye cesaret edemedi Sisi ve darbeciler.
Batı basınına bakıyorsunuz. Trafik kazası gibi sayfa ortasından olayı gören bir Le Monde... Her cümlesinde halk yerine İslamcılar vurgusu yaparak saldırıya bahane bulmaya çalışan bir Anglosakson basını...
AB dışişleri bakanları Salı günü acil toplanmayı düşünüyormuş.
ABD başkanı Barack Obama, Mısır ile ortak tatbikatları iptal etmiş.
Darbe diyemeyen, katliam diyemeyen Batı dünyası top çeviriyor.
Gerçek ise utancından saklanacak delik arıyor.
Mısır’da meydanları dolduran halk kararlı.
Gelen açıklamalara göre, Cuma gününe “öfkeli Cuma” adını veren halk vazgeçmeyecek.
Ve halen Batı’nın vereceği bir mesajın işe yarayacağı şeklinde yorumlar da geliyor.
ABD ve Avrupa için halen bir şans var... İnsanlık ve hakikati uyandırmayacak bir adım atacak şans halen var.