28 Mayıs'tan bu yana CHP'de yaşananlar, kendilerini bile "İyi ki seçilememişiz" diyecek noktaya getirdi! Bu arada, mağlubiyet hesaplaşması siyasilere ilaveten gazetecilere de sıçradı. CHP'nin yayın organı olarak kurulan ve Kılıçdaroğlu ile omuz omuza Erdoğan'a; hatta bütün Müslümanlara iftira yağdıran operasyon merkezi Halk TV, ibreyi İmamoğlu'da döndürmüş olacak ki, CHP; (varlığını yeni öğrendiğimiz) sözleşmeyi iptal etti. CHP'nin, (FETÖ medyası tecrübeli) Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, başka kanallarla da benzer sözleşmeleri olduğunu açıkladı!
Bu noktada, bir hatırlatma yapalım.
2019 seçimleri sonrası, "İBB'den, Türk Medya'ya her ay 10 milyon TL aktarılıyordu, durdurduk" yaygarası yapılmıştı. "İspat etmeyen müfteridir" demiştik ama o "iftira" hâlâ ortada duruyor.
Şimdi anlaşıldı ki meğer bu haysiyetsizler, kendisi sarmayı çifter götürüp, karşısındakine "Çifter çifter yeme" diyen âmâ gibi kendi çirkinliklerini bizimle örtüyorlarmış! İlginçtir, bu; FETÖ'nün çok sık uyguladığı bir yöntemdir.
Tam burada, kameramızı onlara döndürelim.
CHP, zaten "Muhalefet Cephesi"nin en ön saflarında çarpışan, bütün malzemesi Cumhur İttifakı'na saldırmak olan bir TV kanalına; ayrıca her ay neden milyonlar öder ki? Bu kanalların bütün sermayesi Kılıçdaroğlu ve diğer CHP yöneticilerinin beyan ve yorumlarıdır. CHP bu kanallara "ekstra" bir ödeme yapıyorsa, ekstra hizmet alıyor demektir! Bu da, doğal fonksiyonları olan hükümete yönelik değil; Kılıçdaroğlu'nun parti içi manipülasyonlarına medya desteğidir. Mesela Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde engellenmesi (dönemin Halk TV yöneticisi bunu doğrulamıştı), CHP'den ve Cumhurbaşkanlığı adaylığından uzaklaştırılması süreçlerinde bu destek çok işe yaramıştı!
Ayrıca Kılıçdaroğlu'nun, "Ben, kimin nereden ne kadar maaş aldığını biliyorum" ifadesi, bu ödemelerin medya kurumlarıyla sınırlı olmayıp gazetecilere de uzandığını göstermektedir.
40 yıldır gazetecilik yapmaya çalışan biri olarak, bu meseleye "Karşı mahallenin tartışması; bize ne..." şeklinde bakamayacağımızı düşünüyorum! Gazetecilik camiası dışındaki insanların, "Demek ki, TV ekranlarında heyecanla atıp savuranlar, vatan-millet için konuşmuyormuş" diye düşünmesinden daha doğal ne olabilir.
Yani karşıdaki tepişmeden bize de çamur sıçraması kaçınılmazdır. Sayın Kılıçdaroğlu veya diğer "bilen"ler, hangi mahallede, kim; kimden kaç lira alıyor; açıklamalıdır.
Ayrıca böyle bir ödemeyi alan kadar, veren de haysiyetsizdir. Zaten işi haber-yorum olan birilerine; ayrıca "gizli" bir ödeme yapılıyorsa, burada "gizli bir amaç" var demektir.
Her neyse Sayın Kılıçdaroğlu, 13 yıldır tekrarladığınız "dürüstlük"ten eser kalmışsa bu açıklamayı bekliyoruz...
Yoksa...