Wall Street Journal, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı konu alan bir yazı yayınladı. Yazının tamamı hakkındaki iki yorumum var:
Bir; bu bir ‘üfleyerek kemirme’ yazısı. Zira Fidan’ı överken aynı zamanda hedef de gösteriyor.
İki; ABD ‘eski Türkiye’de Ergenekon ve Balyoz hükümlüsü olan generallerle ‘samimi ilişkide’ydi; bugün ise Türkiye’nin ‘yerli’ ve ‘bağımsız’ politikalarından hoşlanmıyor.
Yazıya bakalım;
-Fidan nazik ve gösterişsiz; sakin bir sesle konuşuyor; büyük puroları, süslü takım elbiseleri, koyu renk gözlükleri yok; havalı değil. Maryland Üniversitesi Koleji’nden siyaset diploması, Bilkent Üniversitesi’nden siyaset bilimi doktorası var.
-Türkiye, kendi çıkarlarını zaman zaman ABD’nin çıkarlarının aksine yönelmekte gören bir bölgesel güvenlik stratejisine geçti. Fidan da bu stratejinin mimarlarından biri.
-Fidan, 2010’da MİT’in başına geçtiğinden beri, kurumun yaklaşımını Erdoğan’ınkine uygun olarak değiştirdi. Gittikçe artan rolü Washington’da telaşa, şüpheye ve kıskançlıkla karışık saygıya neden oldu.
-2012’de Fidan, Türkiye’nin bir dönemler baskın konumdaki askeri istihbaratının kontrolünü (Genelkurmay’dan MİT’e devredilen sinyal izleme sistemi-GES kastediliyor olmalı) ele alarak MİT’in iktidarını genişletmeye başladı.
-ABD ile yakın ilişkileri olan birçok üst düzey general Erdoğan hükümetini devirme planı yapmaktan hüküm giydi. Pentagon nezdinde hapis cezaları, ordunun Türk sistemi içindeki konumuna vurulan öldürücü darbe oldu.
-Fidan’ın gücünü arttırmasına paralel olarak ABD’nin Türkiye üzerindeki etkisi de gözle görülür şekilde aşındı. Uzun yıllar Washington, Türk ordusuyla samimi ilişkiler yürüttü. Ancak Türkiye’nin generalleri bugün Erdoğan ile en yakın danışmanları Fidan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na boyun eğiyor.
-ABD’nin Türkiye ve Irak büyükelçiliğini yapan James Jeffrey onu şöyle tanımlıyor: “Hakan Fidan’la işbirliği yapmalıyız çünkü işleri halledebiliyor. Ancak ABD’nin gözü kapalı dostu olduğunu da düşünmemeliyiz, çünkü değil.”
-Şu an görevde olan bir ABD’li istihbarat yetkilisi ise şöyle diyor: “Dünyaya farklı gözlüklerle bakıyoruz.”
-ABD’li üst düzey yetkililere göre, CIA Türkiye hakkında istihbarat yapıyor, ancak bunun üzerine MİT de CIA’e karşı istihbarat kampanyası yürütüyor. ABD bundan rahatsız.
Üfleyerek kemirme kısmı
Yazıda Fidan’ın ABD’yi iki noktada rahatsız ettiği vurgulanıyor:
1- “Türkiye Suriye’ye ayrım gözetmeden silah ve savaşçı akışına izin veriyor; bunlar zaman zaman Batı karşıtı cihatçıların da eline geçebiliyor.” Ancak buna kanıt olarak PKK’nın Suriye kolu PYD’nin başkanı Salih Müslim ile CHP Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun iddialarını gösteriyor.
2- “ABD’liler, Fidan’ın üç yıl önce ABD ve İsrail tarafından toplanan hassas bir istihbaratı İran’a verip Türkiye’nin müttefiklerini rahatsız ettiğini söylüyor.” Ancak buna da kanıt olarak yine ‘üst düzey bir İsrailli yetkili’den şu alıntıyı yapıyor: “Fidan’ın İran düşmanı olmadığını biliyoruz.”
Böylece Türkiye’nin reddettiği iki iddia, ‘tarafsız olmayan’ kaynaklara dayanılarak WSJ aracılığıyla ‘açık gerçekler’ arasına sokulmaya çalışılıyor.
Ayrıca; iç politikada rahatsızlık yaratma umudu açıkça okunan ‘güç’ vurgusu dikkat çekiyor. ‘Fidan, bakanlardan da güçlü’ vurgusu yapılırken, buna kanıt olarak, ‘muhafazakar bir gazetenin yazarı Türk istihbarat analisti’ diye tanıtılan Emre Uslu’nun “Cumhurbaşkanı Gül’den çok daha kuvvetli” iddiası alıntılanıyor.
WSJ, Türkiye’nin istihbarat başkanını siyasi tartışmaların odağına çekmeyi amaçlasa da, “Türkiye’de kimler ABD için çalıştı, kimler Türkiye için çalışıyor” sorusunun cevabını vermesi açısından işe yaradığı söylenebilir.